Yeni dünya düzenine ayak uymayı zorunlu kılacak bir salgın olduğu yorumlarına da neden olan Coronavirüs süreci gerçekten de bu düzeni beraberinde getirecek gibi görünüyor.
Tıpkı bizim geleneksel medya ile yeni medya düzeni gibi adeta.
Nasıl ki yeni medyanın gerekliliği olan bir düzen içindeysek, yeni dünya düzeni de böyle bir şey herhalde diye düşünmeye başladık.
İnternet mecralarının yaygınlaşmasıyla nasıl bizim bugüne kadar yürüttüğümüz geleneksel medya anlayışı, aynı zamanda yurttaş gazeteciliğine de dönüşüp, soran sorgulayan ve yorumlayan bir hal aldıysa, yeni dünya düzeni de korumacılığı, mesafeyi, yaşamlarımızı kontrol altına almayı gerektirecek.
Geçtiğimiz günlerde internette mi, televizyonda mı hatırlamıyorum. Görsel iletişimin bir ürünü olan reklam niteliği taşıyan bir görseldi izlediğim.
Giyim de birbirini tamamlayan renk ve aksesuar kullanımına dikkat eden kişileri ilgilendiriyordu bu görsel.
Mesela biz erkeklerde kemer rengiyle ayakkabı renginin uyumuna gösterilen özen, kadınlarda da aynı şekilde aksesuar ve kıyafet uyumu gibi özelliklere şimdilerde bir de maske eklendi.
İzlediğim görselin içeriği, “kıyafetinize, aksesuarınıza uygun renkte maskeler” şeklinde sunulmuş, bu şekilde pazarlanmaya çalışılıyordu.
Bu reklam içeriğinden sonra beni bir düşünce aldı.
Vaka sayılarımız azalsa da, normalleşme sürecimiz başlamış olsa, da ve hatta salgın tamamen ülkemizden defi bela edilse de, artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak görünüyordu.
Bu söz edilen yeni dünya düzeninde maskenin artık birincil aksesuarımız olma yoluna girmiş olduğunu benimsemeye mi başlıyoruz diye düşünmeye başlamıştım.
Bununla da kalmayıp, davranışlarımıza olan sınırlama ve mesafe de artık bu düzenin bir parçası olacaktı.
Dikkatli ve sorumlu davranış şekli, yaşamımızın daha önceki bölümünde ne kadar var olmuş ya da olması gerektiği kadar var ise, şimdi hata götürmez bir hal alacak ve olmazsa olmaza dönüşmüş olacaktı.
Yaşamsal ve kişisel disiplinimizi hayatımızın önceliğine koyacağımız bir döneme geçiş yaptığımızın görüntüsüydü tüm bu yaşananlar.
Sağlıkta yakalanan başarı da, bu düzene bağışıklığımızın geliştiğine ve bu düzene ayak uydurmaya hazır olduğumuzun bir ifade şekli de denilebilirdi.
Bu yöndeki düşünceler çoğaltılabilir. Bizi daha ne tür bir dünya bekliyor bilmiyorum ama yaşayıp göreceğiz.
Bu süreçte belki de bizleri ortak düşüncede en çok memnun eden şey ise, doğanın vahşi insan davranışlarından arınıp, dinlenmesi ve yeniden doğması oldu.
Boşuna demiyoruz her şerden bir hayır çıkar diye. Sanırım artık, bu yaklaşımı hayatımızın her alanında önümüze koymanın vakti geldi.
Umarım tüm bu yaşananlardan uzun vadeli bir ders çıkarır ve hayatımıza uygularız. Uygulayamazsak, doğanın insanlıktan intikamı daha da acı hale gelebilirin ayak seslerini bol bol duyacağız.
Bu da böyle biline.