Bundan tam 3 yıl evvel, yine Muğla Gazetesinde "SIRA TUZA GELMESİN" diye bir yazı yazmıştık.

Aradan 3 yıl geçti.

Tuz aynı.

Ya kokusu?

Idarei maslahat, iradei maslahatı yürütmede, cemî maslahat yerine, ferdî maslahatı uygularsa.. Tuz kokar.

Sekteye uğramaması gereken en mühim şey Devletteki devamlılıktır. Bu, toplum bilinci ile varlığını idame ettiren milletler için vazgeçilmez bir kuraldır. Devlet nizamında fertler değil, kurallar mühimdir.

Makamların fertler için geçici birer durum olduğunu bilmek gerekir. Bugünün maslahatı, yarının iktidarına katıksız devridir aslolan.

Devlet yapı taşları oynayamaz.

İçine yabancı cisim karıştırılamaz. Karışırsa çatlar. Bel verir. Bombe yapar. Sonra gün gelir, en mühim bir anda, çöker. Bir ya da birilerinin yaptığı hatalar yüzünden altında hepimiz kalırız. Onun için görmezden gelemeyiz. Adam sen de, de geç git diyemeyiz.

Nizamın icrası temelden başlar. Temeli oluşturan katmanların, ehliyet, liyakat, sadakat ve icraat olarak sağlamlığı, en tepenin dimdik durmasına vesiledir.

Devlet nizamında affedilmeyecek hususların başında rüşvet, hilafı sadakat ve şahsi menfaat çarkları gelir. Karşı dağda bir çoban, iki kozak ile bir ocak yaksa, taa karşı dağdan görünür. Sebebi ocak değil, dumandır duman.

Devlet işleri de aynen böyledir. Kendimizde iki gözümüzün olduğunu hepimiz biliriz amma. Devlet erkinin üstündeki gözleri saymaya gözümüz yetmez.

Rüşvet, iltimas, şahsi menfaat, adam kayırma, kanun ve nizamın hükümlerini şahsi çıkarlar doğrultusunda tersine çevirme halleri, tuzun kokmasına, karşı dağda yanan minicik ateşin taaaa karşıdan duyulmasını, görülmesine sebep olur. Telafisi bir bardak su olmaz gayri. Zira duman tütmüştür bir kere.

Yapılacak şey bellidir o halde. Hiç vakit geçirmeden gereğini yerine getirmek.

Millet devletinden bunu ister ve bekler.

Hakkıdır da.

Bu anlattıklarım ister Devlet kademesinde olsun, ister devleti temsil eden kurumları oluşturan birimlerde olsun, fark etmez. Zira temelde birbirine bağlı olmasalar bile, tavanda birdirler.

Geçmişte gördük.

Bir Sayın Bakanın şirketi, Devlet kurumlarına ürün sattı diye ortalığı ayağa kaldırdılar. Bu hatamıydı?

Elbette hata değildi, ancak ETİK de değildi.

Neticede o Sayın Bakan istifa etti. Bilerek veya bilmeyerek yaptığı bir hatanın bedelini makamı ile ödedi.

Demek ki satmak suç olmasa bile vicdanen rahatsızlık verir. Satamayız, hatta onlarla bir masada yemek bile yiyemeyiz. Hatta ve hatta, hangi bahane ve&veya gerekçe ile olursa olsun, doğrudan veya dolaylı olarak ticari faaliyet içinde bile B U L U N A M A Y I Z. Diyeceksiniz ki ne var bunda? Bana göre değil, Devlete göre değil, verdiğimiz mücadele için değil mi diyelim?

Diyemeyiz ki.

Ticaret yapacak isek o koltuğu bırakmamız şarttır zira.

İMKB ye girmek isteyen bir Holding patronu, IMKB Başkanı ile oturup yemek yemek ister. IMKB Başkanı " Henüz IMKB ye üye olmayan bir şirket yetkilisi ile yemek yemem etik ve doğru olmaz, IMKB ye girdikten sonra, üyemiz olarak her zaman yeriz." Diyerek reddeder. İşte size olması gereken tutumdan bir misal.

Bunun gibi onlarca misal verebiliriz.

Dememiz o ki ; Yüzyılın en çetin ve tartışmasız en mühim seçimlerine doğru gittiğimiz şu günlerde, sorumlu olanların hiçbirinin Devletimizin bekası için çok mühim bir zamanda tek bir yanlış adım atma durumu olmamalıdır. Varsa hemen gitmelidir. İlla görevden alınmayı beklemeye gerek yoktur. Azıcık vicdan kaldıysa bunu yapmalıdır.

Faturayı o küçücük, masummuş gibi görünen duman yüzünden hepimiz ödemeyelim.

Tuz hepimize lazım.

#SöylerimGeçerim