Coronavirüs salgını süresince kayba uğrayan pek çok ekonomi ve sektörün var olduğunu biliyor ve dile getiriyoruz.

Bunlardan en çok etkilenen sektörlerin başında yerel basın geliyor.

Mesela en basitinden bir örnek verecek olursak, gazetemiz, gazeteler arası haftada 2 gün çıkma yönünde varılan anlaşma gereği, sokağa çıkma yasağının olduğu Cumartesi günü çıkacak.

“Yerel bir gazete Cumartesi çıksa ne olur, çıkmasa ne olur” diyebilirsiniz.

İşte bu şartlarda devamlılığını sürdürüyor gazeteler.

Keşke bu emek kokan çalışmalarımızı evlerinize tek tek ulaştırabilsek.

İşte bu yüzden mülki ve yerel idarelerin yerel basına sahip çıkması gerektiğine vurgu yapıyoruz.

Bu arada gazetemizin dağıtımını izin alındığı takdirde dağıtıcımız, alınamadığı takdirde Vefa Destek Grubu dağıtacak.

***

Bu sorunları ve sorunların kısmen de olsa giderilmesine yönelik yapılması elzem olan gereklilikleri, dilimizin döndüğünce mensubu bulunduğumuz Muğla Gazeteciler Cemiyeti kanalıyla ve üst çatımız olan Türkiye Gazeteciler Federasyonu aracılığıyla dile getirmiş ve getirmeyi de sürdürüyoruz.

Bir meslek kuruluşu olarak, sürece yönelik hassasiyet ve çaba ortaya koyduğumuza inanıyoruz.

Bu yöndeki çaba, gayret ve girişimleri görmezden gelip, dile getirmeyerek, sadece kendi gözüyle görme kurgusu içinde bulunanlar için bu girişimlerin kıymeti harbiyesinin olmadığını ve olmayacağını çok iyi bilsek de, kamuoyu nezdinde ‘Sezar’ın hakkının Sezar’a’ verilmesi gerektiğinin mesleki etik kuralları içerinde yer alması gerekliliğini savunanlardanız. 

Salgın sürecinde, mesleki yönde yaşanan sorunsal hassasiyetleri öne çıkarma gayreti içinde olanları, aynı konuda kılını dahi kıpırdatmayıp, sosyal medya şovlarıyla günü kurtarmaya çalışanlarla birlikte aynı cümle içinde geçirme acizliği içinde bulunan her kim varsa, geçtiğimiz hafta içinde gerek cemiyetimizin gerekse federasyonumuzun sektörümüze yönelik, uyarı, açıklama ve çabasını görecektir.

***

Salgın bize çok şey düşündürttü, söyletti. Psikolojilerimizi alt üst etti. Özellikle de ekonomi olarak çalkantılı günler yaşadığımız ya da yaşayacağımız aşikar.

Bu süreçte yaşanan ekonomik buhrandan her kesim etkilendi.

Hatırlasanıza, aile ekonomisine katkı sunmak ve evde oturan kadınlarımızın üretmelerini sağlamak ve topluma karışmalarını sağlamaya yönelik birçok çalışma, proje ve girişimleri izliyor, bizler de bunları haber olarak kamuoyuna sunuyorduk.

Aslına bakarsanız bugün en dezavantajlı kesimde o kadınlarımızın olduğunu söyleyebiliriz.

Kim mi o kadınlar?

Evlere temizliğe giderek, evinde kendi imkanlarıyla pasta-börek yaparak, pazaryerinde elişi ürünler yapıp, satarak geçimini sağlayan kadınlar.

Bunların yanında bir de, 3-4 çocuğu olup, eşleri cezaevinde olan kadınlar…

Çalışmıyorlar, mağdur durumdalar.

***

Sadece kadınlar mı?

Elbette her kesim.

Özellikle el emeğiyle ekmeğini çıkartanlar mesela.

Berber ve kuaförlerin yanı sıra, bu meslek erbaplarının yanında çalışan kesim var mesela.

Şu anda işsiz kaldılar.

Ve daha niceleri. Bu örnekler çoğaltılabilir elbette.

Her sektör mağdur ve bu işin ne zaman sonuçlanacağını bilmiş olsak bile, delik her geçen gün daha da büyüyor.

Bu nedenle Valilik ve Kaymakamlık kanalıyla, ülkenin önde gelen yardım kuruluşlarının illerdeki temsilcilerinin yaptığı yardımlar önem arz ediyor.

Bu yardımların duyurulması da hedef kitlelerin bilgilerinin olması açısından da yararlı oluyor.

Mağduriyet yaşayan vatandaşlarımız, Valilik ve Kaymakamlıklara ya da yardım kuruluşlarına başvursunlar.

En azından bu sorunsal süreçte bir nebze olsun rahat nefes alabileceklerdir.

***

Türk sağlık sistemi olarak salgın sürecini iyi yürüttüğümüzü söyleyebiliriz. Gelişmiş olarak bilinen ülkelerin durumu ortada.

Bu anlamda Sağlık Bakanlığımıza, illerdeki sağlık teşkilatlarımıza, sağlık çalışanlarımıza ne kadar teşekkür etsek azdır.

Bunun yanında canhıraş şekilde vatandaşa yardım ulaştırmaya çalışan devlet yetkililerimiz ile yardım kuruluşlarını da yürekten kutluyorum.

Kısır gündem yaklaşımlarına değil, kamu yararı niyetini görmek yararlı olacaktır.