Bir önceki yazımda Anadolu’nun Cenneti Muğla ilimiz iklimi, denizi, doğası ve yaşam alanların güzelliği ile İnsanlar tarafından yoğun ilgi ve talep gördüğünü özellikle belirtmiştim. Günümüz 21 Yüzyıla girdiğimiz bir dönemde bölgemizin bu kadar yoğun ilgi görmesi coğrafyanın cazibesi ve sevilmesi tarih boyunca da her zaman aynı şekilde yaşanmıştır.
Bölgemize ilk bilinen yerleşim MÖ.3000 yıllarında Hititlere bağlı Karia halkının yerleşmesi ile bölge Karia olarak tanınmıştır. Bir çok milletlerin bölgeyi istemesi çeşitli zamanlarda hakimiyet ile el değiştirerek tarihi olarak ilgisini ve cazibesini hiçbir zaman yitirmemiştir. Bölgede 103 tarihi antik yerleşim yeri vardır.
Anadolu’nun cenneti Muğla ilimize, Atalarımız Türklerin gelişi 1071 Malazgirt Savaşı sonrası daha da hızlanmıştır. İlk güçlü etkileri Menteşe Bey idaresindeki Türk Oğuz Boyların Türkmenlerin fetihlere girişerek, idari anlamda bölgeye 1261 yılında başlayarak hakim olmaya başlamışlar ve Menteşe Beyliğini bölgede ilk defa kurmuşlardır.
Menteşe Beyliği bölgeye her alanda hakim olduktan sonra Milas Beçin Kalesini kendilerine başkent ederek köklü ve güçlü bir beylik kurdular. Dönemin kaynaklarına incelediğimizde, Coğrafya’nın cazibesi denize olan kıyıları ile özellikle Akdeniz bölgesinde gemiler ile diğer devletler ile çok fazla ticaretle zenginleştiler. Bu zenginleşme zamanla bölgede askeri alanda güçlendirdi. Özellikle kendi Deniz Donanmasını da ayrıca kurdular.
Menteşe Beyliği askeri alanda Doğu Roma Bizans karşısında karada ve denizde zamanla birçok zaferler kazandı. Mesut Bey döneminde Rodos ilk defa 1300 yılında fethedildi. Bu başarılar zamanla bölgenin daha da ticari zenginleşmesi yanında ilme, alimlere çok değer veren ve himaye eden bir bölge olmasını da ayrıca sağlamıştır. Özellikle Piri Türkistan Ahmet Yesevi Hz’nin talebeleri Horasan Erenlerin bölgeye yoğun gelmesini sağlamıştır.
Türk Örf Adet ve Töresi, İslam ile birlikte yoğrularak Medeniyet köklerini sağlam bir şekilde döneminde atmışlardır. Bu köklü medeniyetin en temel yapısına bakıldığında İnsanı merkeze alan yapıda Anadolu Selçuklu da uygulanan Ahiliğin devamı niteliğinde olduğunu özellikle görmekteyiz. Günümüzde Yatağan ilçesinin eski adının AHİKÖY olduğu bilinmektedir.
Benim Atalarım ise Ertuğrul Gazi’nin torunlarıyız. Türk Oğuz Boyları Kayı Karakeçili obasına bağlı Söğüt Bilecik bölgesinden 80 çadır ile yola çıkarak Denizli Tavas bölgesinden Menteşe Sancağı’na gelerek bölgeye Atalarım gelerek yerleşerek yurt edinmişlerdir. Moğolların baskısı ile günümüz Muğla ilimiz coğrafyasına 24 Oğuz Boyların tamamının bulunduğu Türkologlar tarafından ifade edilmektedir.
Yabancı bir kültürde büyüyen biri olarak, kendi kültürüme karşı olan ilgim Almanya’da çocuk yaşta başladı ve Türkleri tarihte güçlü kılan nedir ? sorusuna cevap arayışım sonucunda Muğla’ya memleketime Dedemin yanına geldim. Araştırmalarım sonucunda, Türklerin konar göçer ve savaşcı dinamik yapısı gereği, güçlü yerleşik teşkilatlanması olan AHİLİK TEŞKİLATI olduğunu özellikle keşfettim. Ahilik değerimize olan ilgim artarak devam etti.
Ahiliğin temelinin Fütüvvete dayandığını, Ahiliğin Manevi mimarın Piri Türkistan Ahmet Yesevi Hz olduğunu, Anadolu Selçuklu Devletinde ilk defa Ahi Evran Hz tarafından Kayseri’de Ahilik Teşkilatı kurularak uygulandığını öğrendim. Kırşehir’in Ahiliğin idari merkez olduğunu, Osmanlı Devleti’nin Ahilik Teşkilatı yapısı temelinde Ahi olan Osman Beyin Kurduğu kayın babası Ahi Şeyhi Edebali’nin Ahi Evran Hz’nin talebesi ve Devletin manevi mimarı olduğunu öğrendim. Bu bilgiler temelinde,
Muğla ilimizi bize yurt edinen Atama Dedeme vefa borcumu ödemek, günümüzde unutulmaya yüz tutan Türk örf adet Töremize ve Ahilik Teşkilatına sahip çıkmak düşüncesi ile bölgemizde ilk defa MUĞLA YÖRÜK OBALARI DERNEĞİNİ Muğla Menteşe İlçesinde Yörük Türkmen büyüklerimin olurları ile 2007 yılında kurdum.
Anadolu’nun cenneti Muğla ilimizin köklü Medeniyet birikimin Menteşe Beyliği döneminde ilme alimlere değer veren ve himaye eden yapıda öncülük yapması, Osmanlı Devletin temellerin atıldığında ilmi ve idari yapılanmada örnek aldığı bölge olması ile bizim için çok anlamlı ve bir o kadar da kıymetlidir.
Osmanlı Devleti bir Vakıf Medeniyetidir. Menteşe Beyliğin köklü medeniyet devamı, 1424 yılında Osmanlı Menteşe Sancağı olan bölgemiz, Osmanlı’nın en güçlü olduğu 16 yüzyılında Ahilik Vakıf zaviye sayısı 33 adetle AHİLİĞİN EN GÜÇLÜ BÖLGESİ dir. Anadolu’da toplamda 143 Ahilik Vakıf zaviye bulurken, Vakıf Medeniyet birikimin ve ticaretin ne kadar güçlü olduğunu tarihi olarak günümüze ışık vermesi ile bize bölgemiz göstermektedir.
Köklü Vakıf Medeniyeti temellerin Menteşe Beyliğinde atıldığı ve Osmanlı Menteşe Sancağında Ahiliğin Vakıf Medeniyetimizin iktisadi yapıda en güçlü bölgesi olması ile Akademik proje tezim olan VAKIF İŞ KÜMESİ Vakıf Medeniyeti Sistemin 21.Yüzyıl Dinamikleri temelinde, Anadolu Cenneti Muğla’da tekrar rol oynaması çok anlamlıdır.
Seküler anlayışın ürünü olan Kapitalizm bireyi ve ailemizi her alanda yozlaştırarak İnsanlığı bitirme noktasına getirmiştir. İnsanlık vahşetin ve katliamın yaşandığı bu acımasız ortamda, İnsanlık olarak çağrımdır ;
Emperyalizm ve sömürüye artık yeter DUR diyerek her alanda DİRİLİŞE geçelim.
Türkiye Yüzyılında, Türk Milleti olarak her daim zalimlerin karşısında, mazlumların yanında yer almıştır. Kendi özümüz yerli ve milli olan AHİLİK değerimizi ecdadımızın bize mirasını, Gelin VAKIF MEDENİYETİ SİSTEMİ temelinde yaşama hep beraber İnsanca geçirelim.
Geleceğimizi daha Adil BİR Sistem temelinde İnsanlık olarak 21.Yüzyılda sahip çıkalım.
Selam Muhabbet ve Dua ile kalın İnşallah
NurHan Keleş