Gazetecilik mesleğini yerine getirirken, kamu yararını esas aldığımızı hep ifade etmişimdir.

Yapılan haber veya yazılan köşe yazılarındaki eleştirel yaklaşımlar hiçbir kişi kurum ya da kuruluşu hedef almak amaçlı değil, tamamen mesleğimizin görev alanı olan kamu denetçiliğini yerine getiriyor oluşumuzdan.

Hal böyle olunca da, görülmeyeni görerek, ilgili kurumların dikkatine sunmak ve o yönde bir eksiklik varsa giderilmesine paydaşlık etmek dışında bir amaç güdülmediğinin bilinmesini isteriz.

İşte bu noktada yakın bir zaman diliminde köşemde kaleme aldığım 1106 konutun bulunduğu ve 4000 kişinin yaşadığı TOKİ’de bir otobüs durağının bulunmayışına dikkat çekmiştik.

TOKİ’de yaşayan ve toplu taşıma araçlarını kullanmak zorunda kalan vatandaşlarımızın özellikle yağışın etkili olduğu günlerde, açıkta otobüs beklemek durumunda kaldıklarından dolayı mağdur olduklarını ifade etmiştik.

Ele aldığımız çözüm bekleyen konuları, yazıp orada bırakmıyoruz, takibini de yapıyoruz.

Kaleme aldığımız bu sorunun ardından Büyükşehir Belediyesinin TOKİ’ye kapalı durak yapmaya başladığını görmenin memnuniyetini yaşıyoruz.

Hem yazdığımız bir sorunun çözümlenmesi konusunda yayınımızın etkili olmasından hem de vatandaşların mağduriyetinin giderilmesi açısından duyulan bir memnuniyet bu.

Dolayısıyla bu eksikliğin giderilmesi için kolları sıvayan Büyükşehir Belediyesine vatandaşlarımız adına teşekkür ederiz.

Yıllardır söylemeye çalıştığımız bu işte.

İcracı konumdaki kurum ve kuruluşların, yapılan eleştirileri kamu yararı gözeterek, çözümlemeye çalışması gerektiği.

Eleştiriyi getirenin bir maksada hizmet ettiği yönündeki sığ bir düşünceden çok halk yararına yapıldığının özümlenmesinin basın camiası ile kamu kurum ve kuruluşları arasındaki ilişkilere yarar getireceği düşüncesindeyim.

***

Malumunuz geçtiğimiz Pazar günü 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü’nü yine her zaman olduğu gibi dilek ve temenni ölçekli kutlama söylemleriyle geride bıraktık.

Bu güne özel gerek mesajla, gerek telefonla, gerekse jest içerikli çiçekleriyle bugüne katkı koyan her paydaşımıza teşekkür ederiz.

Ancak dikkat çekmek istediğim bir nokta var. Bu kutlamaların iyi niyetle yapıldığına olan inancımızda zerre şüphemiz yok.

Bu kutlamalarda adı geçen yöneticilerin mutlaka bir hatırlatıcısı var biz o hatırlatıcılara, bir nevi danışmanlık hizmeti verir nitelikte görev yapmasını beklediğimiz birimler olarak adlandırıyoruz.

Siz söyleyin danışmanlık, biz söyleyelim Basın Halkla İlişkiler adı altında hizmet vermeye çalışan birimler.

İşte o birimlerin bu tür kutlamalara biraz daha hassasiyet göstermelerinde yarar görüyorum.

Bunu niye mi söyledim, hemen ifade edeyim.

Mesela görev yaptığımız basın kuruluşlarına gelen kutlama çiçeklerinin üzerindeki etiketlerde, 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü, “Gazeteciler Günü” veya “Dünya Gazeteciler Günü” gibi günler şeklinde yer almış.

“Aynı kapıya çıkar” dediğinizi duyar gibiyim ama hayır, çıkmaz. Her günün farklı bir tarihçesi ve yaşanmışlığı var. Bu unsurlarıyla literatürde yer almış.

Nasıl ki kamuoyunda bir gazeteci olarak gözünüzden kaçan bir konu karşısında “Sen nasıl gazetecisin, nasıl haberin yok” şeklinde bir yaklaşım gösteriliyorsa, yani her bir şey, gazetecinin bilmesi gereken bir durummuş gibi empoze ediliyorsa, yöneticilerin ya da bünyesinde görev yapan çalışanların da en azından bu gibi günler hakkında bilgi sahibi olmaları ve doğru tanımlamalarda bulunmaları gerekiyor.

Dedik ya iyi niyetten asla şüphemiz yok ama kurum ve kuruluşların vitrini durumunda olup ve görev tanımı bu sözünü ettiğim işlerle ilintili olan birimlerin, bu gibi ince nüanslara dikkat etmesinde fayda olacaktır.

Çünkü o yazılanlarda, kutlamayı yapan kurum ve kuruluşların başında bulunan en üst makamlar ve o makamda oturanların isimleri yer alıyor.

Tablo böyle olunca işin kolayına kaçılmış gibi göründüğü gibi sadece yapılmış olmak için yapılan bir görev gibi yorumlanabiliyor.

İnsanın bilgi haznesine bir bilgi daha eklemesi kesinlikle yarar içerecektir.

Günleri literatürümüzdeki karşılıklarıyla kutlama yapmak konusunda biraz daha özen lütfen.