Seni yaradan Rabbinin adıyla! O, seni kan pıhtısından yarattı. Oku! Kerim olan Rabbin sana bilmediğini kalem ile öğretti. Hira’da inen ilk nurdu; İlk rahmetti bu… Bütün insanlığı kucaklayan ilk ilâhi mesaj. Bu mesajı anlamak ve gereğini yerine getirmek önemli. Okumadan bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olanlara tekrar hatırlatmak istedim yüce yaratanın ilk emrini.
Şiir, tiyatro, hikâye, roman, resim, heykel, film gibi bir sanat veya düşünce eserinin, zayıf ve güçlü yönleri göz önünde bulundurularak gerçek değerini belirleme amacıyla yapılan inceleme sonucunun anlatıldığı yazı türüne “eleştiri (tenkit)” denir. Bir kimsenin kendi eleştirisini yazarken ortaya koyduğu esere “otokritik” veya “özeleştiri” denir. Eleştirinin amacı, iyi ve güzel olan sanat yapıtının değerini ortaya çıkarmak, sanatı iyi ve güzel olmayandan kurtarmak, kalıcı bir niteliğe kavuşturmaktır. Sanatçıyı daha güzel, daha güçlü, daha olgun, daha başarılı eserler yaratmaya teşvik etmektir. Okura, izleyiciye ve sanatçıya kılavuzluk yapmaktır.
***
Eleştirinin özelliklerini ise şöyle özetleyebiliriz. Eleştirilen sanat eserinin kimin tarafından, hangi zaman ve çevrede, hangi şartlar altında yazıldığı dikkate alınır; yerli ve yabancı benzerleriyle karşılaştırması yapılır. Eleştirilen bir sanat eseri konusu, dili, üslubu, tekniği, kahramanları, gözlem ve betimlemeleri bakımından değerlendirilir. Eleştirilen eserin sanatçısının orijinal görüş ve duyuşları saptanır. Eserin sanat dünyasına ne gibi bir katkı yaptığı ortaya konur. Bir sanatçı eleştiriliyorsa onun hataları, orijinal yanları belirtilir, sanatını geliştirmesi için yapması gerekenler açıklanır. Eleştiriye konu olan eser, yalın bir dille tanıtılır. Eleştirmen, eserin gerçek değerini, güçlü ve zayıf yönlerini, özünü ve önemini belirtir; yeni eserler için sanatçılara kılavuzluk eder. Bir şiirin eleştirisini yapan kişi şair olmayabilir ama bu türün bütün özelliklerini çok iyi bilmeli, başka örneklerle karşılaştırarak şiirin gerçek değerini taraf tutmadan belirleyebilmelidir.
***
İzlenimsel (empresyonist) eleştiri: Edebî eserlerin okuyucu üzerinde bıraktığı etkilerden, izlenimlerden yola çıkılarak yapılan eleştirilere “izlenimci eleştiri” denir. İlkelerini ünlü Fransız edebiyatçı Anatole France (Anatol Frans)’ın belirlediği ve eleştirmenin bir eseri kendi zevk, algılama, değer ölçülerine göre incelediği eleştiri türüdür. Bu tür eleştirilerde öznel, kişisel yargılar ağırlıktadır. Bu nedenle günümüzde izlenimsel eleştiri edebiyat dünyasından pek rağbet görmez.
Nesnel (bilimsel) eleştiri: Edebî eserlerin içerik, yapı ve üslûpları üzerinde tarafsız olarak yapılan eleştirilere de “bilimsel eleştiri” denir. Bu eleştiri türünde, her eserin değerlendirilmesinde kullanılabilecek ölçütler vardır. Eleştirmen, kişisel yargılara varmaktan kaçınmaya çalışır. Bilimsel araştırmalardan yararlanarak, eseri tarafsız bir gözle değerlendirir. Eseri, ister beğensin ister beğenmesin, kendi duygularını işin içine katmadan, eserin sanat değerini ortaya koymaya çalışır.
***
Eleştiriyi hazmedemeyenlerin başlıca argümanları hakaret savunmasıdır. statükoyu, anti-demokratik yapıyı kırıp özgürlükler alanının önü açıp bu minvalde gazetecilere ve onların yaptığı kamu görevine arsızca saldırırlarken demokratik ve özgürlükçü kesilen bu kesim, kendi ideolojik dogmalarının alanına yönelen eleştiriler konusunda gizlediği yobaz ve diktatoryal tutumunu, yürütme erkine hükmeden ideolojik patronlarının da verdiği güven duygusuyla açığa vurmaktan çekinmez.