Yeniden merhaba…

En son 18 Kasım’da “Koca TOKİ’de durak yok” başlıklı yazımı kaleme alıp, sessiz sedasız izne ayrıldım.

Kolay değil neredeyse 1 yıldır sadece yazmıyor, gazete haberlerini de elimden ve süzgecimden geçiriyordum.

Günlük gazete çıkarmak meşakkatli bir iştir, haliyle yoruldum.

Şimdi dinlenme fırsatı bulmanın sinerjisiyle yeniden işbaşı yapmış bulunmaktayım.

Bu süreç içerisinde gelişmeleri bir okuyucu gibi dışarıdan bir gözle takip etmeye çalıştım.

Gazeteci olmanın yanında Muğlalı olmak, bu kentin dokusunu tanımak da çok önemli. Bu iki unsuru yıllardır harmanlamış biri olarak, bu harman doğrultusundaki görüşleri kaleme almadan zor dayanıyor insan.

Çok şükür yeniden beraberiz.

Bu süre içinde arayan soran tüm dostlara teşekkür ederim.

Son yazımızda TOKİ’de otobüs durağı olmadığından söz etmiş, vatandaşın zorda kaldığından dem vurmuştuk.

Bizim bölgenin meşhur bitmeyen yağmurları da başladı. O vatandaşın vay haline diyelim ve konunun takipçisi olacağımızı bildirelim.

***

Bunun yanı sıra pandemi döneminden her kesimin etkilendiği gibi esnafımızın da zor durumda olduğunu hepimiz biliyoruz.

Bir türlü sistemini bulamayan kurallar birbirine girmiş vaziyette. Neyin ne olduğunu idrak etmekte çoğu zaman zorluk çektiğimiz de ortada.

Güzel olan ise şu; esnaf meslek kuruluşlarının bazıların topyekûn seferberlik ilan edip, esnafın durumunu içeren açıklamalar yapmış olması ve farkındalık yaratmaya çalışmış olması.

Özellikle Yiyecek Maddeleri Yapan Satanlar Esnaf Odası ile Şoförler Odası’na ayrı bir parantez açmak istedim.

Yani bunu bir performans olarak da değerlendirmemiz mümkün.

Yiyecek Maddeleri Yapan satanlar Esnaf Odası Başkanı Güven Akarken, pandemi döneminde esnafın yaşadığı sıkıntıları sık sık dile getirirken, yine para odaklı ancak insan sağlığı hiçe sayılarak kurulan yöresel gıda çadırlarına da ses çıkartan tek meslek kuruluşu temsilcisiydi.

Yine Muğla Şoförler Odası da gerekli hassasiyeti gösteren bir meslek kuruluşuydu. Şoförler Odası Başkanı Halil Bozyer ve Başkan Vekili Arif Özer sosyal medya kanalıyla sık sık hassasiyeti dile getiren açıklamalarda bulundular.

Arif Özer’in icra işlemlerinin pandemi döneminde durdurulması gerektiğine yönelik açıklamasını yerinde bulmuştum.

Özer, kazancı olmayan esnafın, icradan sonra ayakta kalamayacağına dikkat çekmişti.

***

Bütün bu açıklamalar yerini bulmuş olacak ki, şimdilerde ise, vatandaşın alışverişini yerel esnaftan yapması gerektiğine yönelik çağrılara şahit olmaya başladık.

Oysaki pandemi süreciyle yapılması gereken çağrılardı bunlar. Gecikmiş te olsa kayda değer çağrılar olduğunu söyleyebiliriz.

Sağlığı tehdit eder nitelikte olduğu kadar, yerel esnafın ocağına incir ağacı diker nitelikteki yöresel ürün çadırlarına “olur” verenlerin, bugün yerel esnafa sahip çıkılmasına yönelik çağrıları, günü kurtarmaktan öte giden şekli görüntülerden başka bir şey değil gibi görünse de, yapılıyor olmasını bardağın dolu tarafına bakmak yetimizle değerlendirmeye niyetleniyoruz.  

Bugüne kadar sesi soluğu çıkmayan bazı esnaf temsilcilerinin durumu kurtarmaya yönelik bugünkü çağrılarının ne kadar vücut bulur nitelikte olduğu tartışılır olsa da, faaliyet alanlarını ve işgal ettikleri koltuklarda neden oturduklarını hatırlamaları açısından üyelerine “buna da şükür” dedirtmiş olabilir.

Göz boyamaktan öte esnafının sorunlarını yüreklice ortaya koyan düşünceleri ve bu düşüncelerin sahibi olan meslek kuruluşu temsilcilerini önemsediğimizi ifade ederek, sonlandıralım.