İşçi ve işveren alacakları, işe iade talepleri de dahil olmak üzere iş hayatındaki tüm anlaşmazlıklarda dava şartı, arabuluculuk kapsamına alındı. Taraflar mahkemeye değil önce arabulucuya başvurmak zorunda. Anlaşmazlık Arabuluculukta çözülemezse taraflar mahkemeye gidebiliyor.
Alacak-verecek anlaşmazlıkları, kiracı-ev sahibi, tazminat, tüketici, marka patent davaları da istenirse Arabulucuya gidebiliyor.
Dava şartı olan arabuluculuk, iş hukukundan doğan davalardan sonra, 1. Ocak 2019 tarihi itibari ile Ticaret hukukundan doğan uyuşmazlıklara da uygulanmaya başlanmıştır.
Adalet Bakanlığı Arabuluculuk Daire Başkanlığı’nca tutulan sicile kayıtlı, sistematik teknikler uygulayan, görüşüp müzakerelerde bulunan, tarafları bir araya getiren ve birbirlerini anlamalarını sağlayan, tarafsız, mesleğinde en az 5 yıllık kıdeme sahip hukuk fakültesi mezunu üçüncü kişilerden sınavı kazananlar arabulucu olabiliyor.
Ancak son yapılan arabuluculuk sınavına ülkemizi yöneten eski Adalet Bakanı, Adalet Bakanlığı Arabuluculuk Daire Başkanlığı'nın bağlı bulunduğu Hukuk İşleri Genel Müdürü ve milletvekiller gibi önemli isimlerde sınava katılıp kazanamayanlar arasında.
Hal böyle olunca insan kendi kendine düşünmeden edemiyor. Bir ülkenin adaletinden sorumlu bakanı ya da hukuk işleri genel müdürü bile sınavda geçerli notu alamıyorsa ya sorular bizim ülkemize göre değil ya da vay bizim halimize.
Ancak sınavı geçemeyenlerin savunmaları ise ayrı bir trajedi.”son 2 gün kala çalıştım” diyen de oldu.”kimlik bilgilerim çalınmış” diyen de oldu.
Bunlar ne kadar geçerli mazeret.
Düşünsenize öğretmen öğrenciye ödev veriyor, öğrenci ödevi yapamayınca mazeret olarak “öğretmenim akşam elektrikler yoktu. Ödevimi yapamadım” demesi günümüzde en çok tiye alınan bir doğaçlamadır.
Saygıdeğer Vekillerin, Bakanların ya da Genel Müdürün sınavdan sonra söyledikleri en az bunun kadar komedidir.
Evet devlet büyüklerinin bile sınıfta kaldığı sınavda, sınavı geçenleri tebrik ediyoruz.