Suçlu Olmadan Suçlu Göstermek

Türkiye’de hukukun nasıl siyasallaştırıldığını, bağımsız olması gereken yargının nasıl bir silaha dönüştürüldüğünü defalarca gördük. Bir zamanlar terör örgütü üyesi olmakla suçlanan Türk Silahlı Kuvvetleri’nin en değerli komutanları, yıllar sonra beraat etti. Ancak o süreçte yaşadıkları onur kırıcı muamele, zindanda geçen yıllar, kamuoyu önünde haysiyetlerinin ayaklar altına alınması telafi edilebildi mi?

Bugün aynı mekanizma Ekrem İmamoğlu ve siyasi çevresi için devrede. Daha yargılama süreci tamamlanmadan, medya ve siyasi söylemler aracılığıyla suçluluk algısı yaratılıyor. Kamuoyuna “bu insanlar suçlu” fikri aşılanıyor. Oysa yargının en temel ilkelerinden biri şudur: Bir kişi, suçu kesinleşene kadar masum kabul edilir. Ancak Türkiye’de bu ilke tersine çevrildi. Önce insanlar medya önünde mahkum ediliyor, sonra hukuki süreç başlatılıyor. Yani karar, mahkeme salonlarından önce siyasi hesaplar içinde veriliyor.

Ya Suçsuz Bulunurlarsa?

Bugün İmamoğlu ve çevresine yöneltilen suçlamaların siyasi olduğunu düşünenlerin sayısı az değil. Eğer ilerleyen yıllarda mahkemeler, bu insanların suçsuz olduğunu ortaya koyarsa ne olacak? Türkiye, onları göz göre göre suçlayanlara, itibarlarını zedeleyenlere nasıl hesap soracak?

Bir insanın elinden özgürlüğünü almak sadece bedensel bir tutsaklık yaratmaz, aynı zamanda ruhsal ve toplumsal bir yıkım getirir. Kamuoyu önünde iftiraya uğramış, haksız suçlamalara maruz kalmış bir insanın onuru nasıl iade edilecek? Geçmişte suçsuz yere yıllarca hapiste kalan komutanların, akademisyenlerin, gazetecilerin yaşadıklarına baktığımızda şu sorular gündeme geliyor:

Özgürlükleri ellerinden alınan bu insanların insanlık itibarı nasıl geri verilecek?

Hukuksuzluk karşısında yıllarca mücadele etmiş birine “pardon” demek yeterli mi?

Kamuoyunda yaratılan algının yarattığı hasar nasıl giderilecek?

Bugün İmamoğlu’nu ve beraberindekileri hedef alanların, yarın da başkalarını hedef almayacağını kim garanti edebilir? Hukukun siyasallaştığı, adaletin bir intikam mekanizmasına dönüştüğü yerde kimse güvende değildir.

Bu Siyasi Kumpasların Bedeli Olmalı!

Türkiye, artık bu siyasi linç kültürüne bir son vermelidir. Hukukun kişilere, siyasi partilere veya ideolojilere göre eğilip büküldüğü bir ülkede kimse güvende olamaz. Bugün sustuğumuz her haksızlık, yarın daha büyük hukuksuzlukların önünü açacaktır.

Unutmayalım: Adalet bir gün herkese lazım olacak. Eğer hukuksuzluk yapanın yanına kâr kalırsa, yarın başkalarının da hayatı karartılabilir. Bir ülkede hukukun üstünlüğü yoksa, ne siyasetçiler ne de vatandaşlar kendilerini güvende hissedebilir. İşte tam da bu yüzden, adaletin siyasetten bağımsız olması ve masumiyet karinesinin korunması hayati önem taşıyor.

Türkiye, yıllar sonra bu insanlara nasıl hesap verecek? Bugün yapılan haksızlıkları izleyenler, yarın hedef olduğunda kimin yanında adalet arayacak? İşte bu soruların cevabı, yalnızca Ekrem İmamoğlu’nun değil, hepimizin geleceğini belirleyecek!