Cumartesi günü “Türkiye de neler oluyor” adlı söyleyişi programını gazeteci, haber spikeri Fatih Portakal davet edilmişti. Saat 13 de başlayan programa izleme fırsatım oldu. Söyleyişi denilince aklıma arkadaşça karşılıklı düşünceleri tartışmak gelir.
Programın ilk başında Portakal kendi görüşlerini belirttikten sonra, özellikle gençlerden sorular almaya başladı. Birkaç sorudan sonra programın sonuna doğru sorudan çok şikâyetler konuşulmaya başladı. Tabiri caizse Muğlalılar, Sayın Belediye Başkanlarımızı, Fatih Portakal’a şikâyet etmeye başladı. Tabi Sayın Portakal gelen şikâyetlerle ilgili olgun tavrını sergileyerek yorum yapmadan sözü belediye başkanlarımıza verdi. Hatta bir ara söyleyişi tartışmalara dönüştü.
İzleyicilerden gelen şikâyetler öyle bir hal aldı ki; Portakal, Sayın Gürün’e “siz partizanlık yapıyor musunuz?”diye sordu.
İzleyici ve başkanlar arasında Fatih Bey resmen moderatörlük yapmaya başladı.
Programı izlerken artık bu kadar da olmaz dedim kendi kendime. Programa katılan gazeteci, Fatih Portakal ve bizim misafirimiz.
Söyleyişinin konusu ise “Türkiye de Neler Oluyor?” ve ulusal bir kanalda haber spikerliği yapan kişiye yoruma dayalı daha güzel sorular sorulamaz mıydı?
*** *** ***
Karşımızda ki siyasetçi, milletvekili ya da bakan değil ki!
Hastanemizin kapasitesi, esnafın zor durumu ya da konut fiyatlarına çözüm getirecek kişi Sayın Portakal mı?
Karşımızdaki bir milletvekili, siyasetçi ya da bakan olsaydı böyle sorular sorar mıydık diye düşünüyorum. Yoksa sadece onların söylediklerini alkışlar elini sıkmak için birbirimizle yarışır mıydık?
İlimize misafir olarak gelen gazeteciye, ilçemizin ya da Büyükşehir belediye başkanımızı şikâyet niteliğinde konuşmak ne kadar doğru olabilir ki?
Ve bir kere daha anladım ki! Bizler kime dertlenip kime kiminle konuşacağımızı daha anlayamamışız.
Prof. Dr. İlber Ortay’lıyı kazılan yollarımızı şikâyet ederiz. Fatih Portakal’a hastaneyi, konut fiyatlarını dile getiririz.
Siyasetçileri alkışlar ” sayenizde çok iyiyiz” deriz.
Bir de anket sonuçlarında en çok kitap okuyan, okuma yazma oranının en yüksek il olmasıyla övünürüz.
Neyse konuyu uzatmayalım. Biz kültürümüzü arttırmaya devam edelim ki! Kendimize ayıp etmeyelim.