Van Gogh ne deliydi ne de dahi. O sadece insanlar, çok sevdiği kardeşi ama en çok da tüm hücreleriyle inanmak istediği Tanrı tarafından hayal kırıklığına uğramış; ait olduğu yeri bulamadığı için dünya üzerinde öyle bir yer olmadığından belki de gerçekliğin tiksinçliğine ne yapıp etse de sonunda mağlup gelmiş bir adamdı.
Onun hakkında “Deli” dediler bize. Kulağını kesip resmini yapacak kadar deli.
Bir de çok fakirmiş. Sefalet içinde geçmiş hayatı, değeri bilinmemiş. Ne eksik ne fazla.
Ama anlatmadılar, ne olmuştu da kulağını kesecek noktaya gelmişti. Mesela sefalet içinde yaşaması sadece sanatçı olmasından mı kaynaklıydı yoksa sefalet içinde geçen yıllar mı onu sanatçı yapmıştı? Resimden önceki işi neydi mesela, ne olmuştu da o işi bırakmıştı? Peki, ya eğitimi? O bir deliydi ve tek önemli tartışma delilik ve dahilik arasındaki çizgiydi. Halbuki Van Gogh dediğim gibi ne deliydi ne de dahi; sadece iyiye ve daha iyi günler göreceğine inancını kaybetmiş bir adamdı. Bana kalırsa oldukça da haklıydı. Akıl hastanesinde en ünlü tablolarından bazılarını üretti. Van gogh bilinen en iyi yeni izlenimcilik sanatçılarından biridir. Sanatçı olmadan önce bir çok işte başarısız olmuştur. Kardeşinin teşviki ile yaptığı resimler ona ölümünden sonra büyük bir ün getirmiştir. Van Gogh hakkında bildiklerimizin çoğu kardeşi Theo'ya yazdığı mektuplardan geliyor. Theo Paris'te bir sanat galerisinde çalışıyordu ve Vincent'ın sanat kariyerini destekledi. Vincent'a para gönderdi ve onu resim yapması konusunda cesaretlendirdi. Theo Vincent'ın resimlerini satmaya çalıştı, ancak o dönemde kimse onları satın almak istemedi. Theo, Vincent'a Paris'te 'İzlenimcilik' adlı yeni bir resim tarzını benimsemesi için öneride bulundu. 1886'da Vincent izlenimciliği keşfetmek için Paris'e taşındı. Ressam Claude Monet, Edgar Degas ve Camille Pissarro gibi ressamlardan etkilendi. Sanatçı Paul Gauguin ile de iyi arkadaş oldu.Bu süre zarfında van Gogh daha parlak renkler kullanmaya başladı. Paris'in sokaklarından, kafelerinden ve kırsaldan konuları boyadı. Ayrıca insanların portrelerini çizmeye başladı. Model bulamadığında, pratik yapmak için kendini resmetti. Bu süre zarfında yirminin üzerinde kendi portresini çizdi.
1889'da van Gogh Kendine zar zor bakabiliyordu. Akıl hastanesine yatırıldı. Orada en ünlü resimlerinden olan Yıldızlı Gece tablosunu boyadı. Bu dönemde resimlerinin çoğunda çok sayıda dönen renk vardı.
Van Gogh'un zihinsel durumu akıl hastanesine yattıktan sonra da bozulmaya devam etti. 29 Temmuz 1890'da göğsüne açılan bir kurşun yarasından öldü. Ölümünün intihar olduğu söylense de öldürüldüğü de düşünüldü. Vincent'ın ölümü günümüzde halen tartışmalı bir konu.