Gülerken, bütün dünya seninle birlikte güler, ağlarken tek başınıza ağlarsınız. Ama gerçek olan şu ki; samimi gerçek dostlar yıldızlar gibidir, karanlık çökünce, başımız darda kalınca hemen yanı başımızda ortaya çıkıverirler.

İyi günümüzde, mutlu olduğumuzda, tasamızın olmadığı tek sorunun eğlenilecek yer arandığı dönemde bir dünya insan yanımızda olur, kara günümüzde ise gerçekten kalpten, canımıza can olan, gönlümüze ilaç olan, bizimle beraber ağlayan dostumuzdur bize yalnızlığımızı hissettirmeyen.

Emanet olarak bize sunulan ama hiçbir zaman ebedi bizim olmayan yarınlar için planlar yapıp içinde bulunduğumuz bugünleri heba ediyoruz çoğu zaman ve bize ait olanları da bir bir ihmal ettiğimizin farkına varmıyoruz. Erteliyoruz… yarın hallederiz deyip kulak arkası ediyoruz belki yaşantımızda birçok olayı. Yaşam telaşında unuttuğumuz, görmezden geldiğimiz, önemsemediğimiz çok şey var. Halbuki bugün bize çok yakındı, yarın ise bakıldığında çok uzak gerçeği görebilirsek.

İçi kibir dolu ama kalbiyle mütevazi görünmeye çalışan o yapmacık samimiyetin giyilen bir elbise gibi kendilerine yakıştığını zenneden insanlar var. Elbiselerin de bir çıkarılma vakti vardır. Değiştirmez ise zamanla pis kokusu etrafa yayılır. O dışı güzel içi fesat kokan insanların yakınından bile geçemezsiniz zamanla.

İnsan büyüdükçe kalbî duygular küçülüyor sanki, başka şeyler dolduruyor o boşlukları; meşakkatli bir yaşam telaşı ve beraberinde gelen gelecek kaygısı. Öyle zannediyorum ki, küçük bir çocuğun kalbinde beslediği merhamet duygusu, sevgi ve umudun yüzde biri dahi yetişkin bir insanın kalbinde yer bulamaz. Geleceğimizin teminatı olan gençlere ve çocuklara o nedenle hep güzeli gösterelim, yarına umutla bakmalarına vesile olalım. İnsanlar maddi imkanlarının kendilerine sağladığı güç ile sevgi ve saygıyı da satın alabileceklerini düşündükleri müddetçe sadece fotoğraflarda görünen mutluluklara ve ne yazık ki yaşanan mutsuz anılara şahitlik ederiz.

Hayatta her şey gelir geçer; makamlar, servetler ve de güzellikler. Ne kadar çok insana canı gönülden “Allah razı olsun” duasını dedirtebiliyoruz ona bakmak lazım. Kimin duasının kabul olacağını bilmiyoruz; ne kadar çok gönül kazanıyorsak o bizim için artı olacaktır.

Tahsilin ve servetin ne kadar büyük olursa olsun, tevazuyu kalbimize yerleştirememiş sek; aklımız cehalete, kalbimiz her zaman enaniyete hizmet edecektir.

Zulme karşı açılmayan hiçbir savaş haklı değildir; zulme direnmeyen hiçbir millet de masum değildir o halde. İyilik bir insanın sadece tahsili veya serveti ile değil, ancak ve ancak taşıdığı vicdanı ile mümkündür. Zaten kıymet bilmeyen bir kişiye de insanlık dersi veremeyiz.

Dinleyenin değil, anlayanın daha çok olduğu ortamlarda dertler konuşulur, çözüm yolu bulunur. Boştan yere söylenen sözü israf etmek ise beraberinde yorgunluk ve yılgınlık getirir. Söyleyene bakmak lazım gerçekten ağızdan çıkan sözün değeri kıymeti ne derece değerli, anlamlı diye.

Vefâ ne tesirli ne anlamlı bir kelime, ne yaralara çaredir, merhemdir; iyileştirmese bile muhatabına umut verir, güç verir, zindelik verir.Kader ayrı ayrı yazılan ama beraber yürünen bir yoldur. Allah herkesin kaderine sığınak olacak vefalı dostlar, vefalı yöneticiler, vefalı idareciler yazsın diyelim. İyi oynayanların değil iyi olan, iyi düşünen insanların sayısı artsın etrafımızda. Umudumuzu yitirmeden umut etmeye devam edelim biz, Allah büyük… gün doğmadan neler doğar, bir bakmışız hayatımızda bir şeyi değiştiririz ama arkamızı döndüğümüzde her şey değişmiş olur. Değişmeyen tek şey değişimdir.

Sevgiyle…