Türk siyasetçilerin Atatürk'ün mirasını gerektiği gibi taşıyamadığı yönündeki bu eleştiri, genellikle Cumhuriyet'in kuruluş idealleri ile günümüz Türkiye'sinin durumu arasındaki farkı vurgulamak için dile getirilen bir düşüncedir.

Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları, büyük zorluklarla savaşıp Türkiye Cumhuriyeti'ni kurmuş, modern, laik, demokratik bir devlet inşa etme yolunda önemli adımlar atmışlardır.

Ancak zaman içinde değişen siyasal, toplumsal ve ekonomik koşullar nedeniyle, Türkiye'nin bu ideallere ne ölçüde bağlı kaldığı veya bu hedeflere ne ölçüde ulaştığı sürekli bir tartışma konusu olmuştur.

Onun için doğruyu bulmak için zaman kaybedilmeden tüm siyasi partilerin Atatürk etrafında toplanarak ortak bir uzlaşma ile Türkiye’yi Atatürk idealleriyle bütünleştirmeliler. Bunun dışındaki idealler toplumda birlik ve beraberliği sağlamaya yetmez.


-Türkiye’nin istenildiği yerde olmadığını kabul etmeliyiz

Bugün Türkiye'nin istenilen yerde olmadığı düşüncesi, siyasal, ekonomik, eğitim, hukuk veya diğer alanlardaki sorunlara dikkat çekerek dile getirilebilir.

Eleştirel bakış açısına göre, Atatürk'ün belirlediği çağdaş medeniyet seviyesine ulaşmak için gereken reformlar ya eksik kalmış ya da geri adımlar atılmıştır. Bu noktada, siyasetçilerin liderlikte yetersiz kaldıkları ve Atatürk'ün ideallerini tam anlamıyla hayata geçiremedikleri görüşü ortaya atılmaktadır.

Bu tür eleştiriler, geçmiş ile günümüz arasındaki farkları analiz ederek, ülkenin geleceğine dair çözüm önerileri geliştirmek adına önemli olabilir. Ancak, bu eleştirilerin yapıcı bir şekilde ele alınması ve somut önerilerle desteklenmesi, Türkiye'nin daha aydınlık bir gelecek inşa edebilmesi için gereklidir.

-Atatürk ilkelerinden uzaklaştıkça Türkiye çıkmaza girdi

Türkiye'nin Atatürk'ün gösterdiği hedeflere dönmesi gerektiği yönündeki bu düşünce, Atatürk'ün "muasır medeniyet seviyesine ulaşma" idealini hatırlatarak, modern, demokratik, laik ve bilimsel temellere dayalı bir ülke vizyonunu yeniden canlandırmayı amaçlamaktadır. Atatürk'ün belirlediği bu hedefler, Türkiye'nin hem iç hem de dış politikada bağımsız, güçlü ve medeni bir toplum olarak var olmasını sağlama amacını taşır.

Bu hedeflere dönüş, birkaç temel alanda atılacak adımlarla mümkün olabilir:

1. Eğitim ve Bilimsel Gelişme:

Atatürk'ün en büyük önem verdiği alanlardan biri olan eğitim, modernleşmenin ve çağdaşlaşmanın temel taşıdır. Türkiye’nin eğitim sisteminin, bilimsel ve eleştirel düşünceyi, özgür tartışma ortamını destekleyen bir yapıya kavuşması gerekmektedir. Bu, uzun vadede toplumsal ilerlemeyi ve ekonomik kalkınmayı da beraberinde getirecektir.

2. Hukukun Üstünlüğü ve Demokrasi:

Atatürk'ün öngördüğü modern bir devletin temelini hukukun üstünlüğü ve demokratik değerler oluşturur. Adalet sisteminin bağımsızlığı, hukukun herkese eşit uygulanması ve demokratik süreçlerin işlerliği, Türkiye'nin bu hedeflere ulaşması için elzemdir.

3. Laiklik:
Atatürk'ün laiklik ilkesi, devlet işlerinin dini etkilerden bağımsız olmasını ve tüm vatandaşların inanç özgürlüğünü güvence altına almayı hedefler. Bu ilkenin korunması ve güçlendirilmesi, toplumda barış ve hoşgörüyü destekleyecektir.

4. Ekonomik Kalkınma:

Atatürk’ün ekonomik bağımsızlık vurgusu, güçlü bir sanayi ve üretim altyapısına dayalı bir ekonomi yaratma hedefini içerir. Türkiye’nin ekonomik alanda dışa bağımlılığını azaltacak, yerli üretimi ve inovasyonu teşvik edecek politikalarla bu alanda ilerlemesi gerekir.

5. Uluslararası İlişkiler:

Atatürk'ün dış politikada benimsediği "Yurtta sulh, cihanda sulh" ilkesi, Türkiye'nin hem bölgesel hem de küresel ölçekte barışçıl, yapıcı ve saygın bir konumda olmasını amaçlar. Bu ilkeye bağlı kalmak, Türkiye'nin uluslararası alandaki itibarını ve etkinliğini artıracaktır.

-Türkiye’nin tek çıkışı Atatürk yoludur

Atatürk'ün gösterdiği hedeflere dönmek, sadece geçmişe bir nostalji değil, aynı zamanda Türkiye’nin modern dünyada güçlü, bağımsız ve saygın bir ülke olarak yer almasını sağlamak için atılacak bir adımdır. Bu doğrultuda toplumsal ve siyasal kararlılık gerekmektedir.

Tandoğan Uysal