Bir ülkenin yönetiminde modernlik, çağdaşlık ve dincilik gibi akımların etkileri toplumun gelişimine farklı şekillerde katkı sağlar ya da engeller. Bu kavramları ve Türkiye'nin günümüzdeki durumunu analiz etmek, bu sorunun cevabını anlamak açısından önemli. Türkiye, bugün bu sancıları yaşıyor ve Batı Avrupa ülkeleriyle olan fark da bu noktada ortaya çıkıyor.

Modernlik

Modernlik, sanayi devriminden sonra Batı dünyasında gelişmiş, bilim, teknoloji, hukuk ve eğitim gibi alanlarda rasyonel düşünceye dayalı bir dönüşümü ifade eder. Modern devlet yapıları, laiklik, hukuk devleti ilkeleri ve birey haklarına dayalı sistemler modernliğin temel taşlarıdır. Bir ülke, bilimsel ilerlemeye, teknolojiye ve insan haklarına dayalı politikalarla modernleşir. Bu süreçle birlikte ekonomi büyür, eğitim seviyesi yükselir, hukukun üstünlüğü sağlanır.

Çağdaşlık

Çağdaşlık, modernliğin daha geniş bir çerçevesi olarak değerlendirilebilir. Çağdaş devletler, evrensel değerlere, insan haklarına ve özgürlüklere dayalı bir toplumsal yapı oluşturmayı amaçlar. Küreselleşme, demokrasi, toplumsal cinsiyet eşitliği gibi unsurlar çağdaşlığın temel öğeleridir. Çağdaşlık, sadece ekonomik ya da teknolojik gelişimi değil, toplumsal adaleti ve sosyal gelişimi de kapsar.

Dincilik

Dincilik, bir toplumun ya da devletin din kurallarına göre yönetilmesi gerektiğini savunan bir yaklaşımdır. Din, toplumların sosyal yapısında etkili bir faktör olabilir. Ancak devletin yönetimi tamamen din kurallarına göre şekillenirse, laiklik ve demokrasi gibi modern değerlerle çatışma ortaya çıkar. Bu tür bir yönetim, bilimsel düşünceyi ve bireysel özgürlükleri sınırlayabilir.

-Son yıllarda farklı bir Türkiye var

Türkiye, Cumhuriyet'in kuruluşundan bu yana modernleşme ve çağdaşlaşma hedefiyle yola çıktı. Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde, laiklik, eğitim reformları ve kadın hakları gibi çağdaş devletin temel unsurları oluşturuldu.

Ancak son yıllarda, Türkiye'nin modernlik ve çağdaşlıkla olan bağının zayıfladığı, dini temelli politikaların ve kamusal alanda dinin daha çok yer bulduğu bir süreç yaşandığı gözleniyor.

Dindar politikaların öne çıkmasıyla birlikte Türkiye, bir yandan Batı ile entegrasyon (örneğin AB ile ilişkiler, NATO üyeliği), diğer yandan ise dinin kamusal alanda daha fazla yer bulduğu bir yönetim anlayışı arasında bir denge kurmaya çalışıyor.

-Türkiye bir kararsızlığın eşiğinde

Türkiye'nin hangi yöne evrileceği konusunda soru işaretleri var. Eğitimde dini eğitimin artması, bireysel hak ve özgürlüklerin tartışılması, hukukun üstünlüğü gibi konular Türkiye’nin gelecekteki rotası konusunda belirsizlikler yaratıyor. Modernlik ve çağdaşlık, bir ülkenin bilim, teknoloji, eğitim ve hukuka dayalı politikalarla ileri gitmesini sağlarken, dincilik bu sürece olumsuz yönde etki edebilir.

Türkiye bugün, modern dünya ile entegrasyon ve dini etkilerin artması arasında bir denge arayışında.


Tandoğan Uysal