Türkiye’nin ne yazık ki her yerinde, tabiri caizse, adeta fıkır fıkır kaynayan bir huzursuzluk hâkim. Hem siyasette hem sporda tansiyon hiç düşmüyor. Son olarak Galatasaray Spor Kulübü’nün Türkiye Futbol Federasyonu’na (TFF) yönelik yaptığı sert açıklama, bu gerilim ortamının spor dünyasında da zirveye çıktığını gösterdi.

Bir Fenerbahçeli olarak Galatasaray’ın bu paylaşımını görünce Türk futbolu adına derin üzüntü ve kaygı duydum. Ancak bu paylaşımı görmeden önce de her zamanki gibi haber programlarını takip ettiğimde benzer bir tablo ile karşılaştım.

Her akşam ekranlarda izlediğim bültenler, Türkiye’nin adeta her an patlamaya hazır bir ülke gibi gösterildiği gerilim dolu bir atmosfer sunuyor.

Türk Futbolunda Kriz Büyüyor

Galatasaray’ın TFF’ye yönelttiği sert eleştiriler, aslında futbolumuzun içindeki büyük güvensizlik krizinin yansıması. Fenerbahçe, Beşiktaş ve diğer kulüpler de benzer çıkışlar yapıyor. Hakem hataları, adaletsizlik iddiaları, yabancı hakem tartışmaları… Artık futbol, saha içinden çok masa başında oynanıyor gibi bir algı oluşmuş durumda. Bu da sadece rekabeti değil, spora olan inancı da sarsıyor.

Siyaset ve Gündem: Her Akşam Gerilim

Futbol dışında siyasete bakınca da manzara pek farklı değil. Her gün televizyon bültenlerinde tartışmalar, suçlamalar, kavgalar… Türkiye’nin her alanında tansiyon yüksek. Bir yanda ekonomik sıkıntılar, bir yanda siyasi çekişmeler; halkın gündelik yaşamına huzursuzluk olarak yansıyor.

Dışarıdan Türkiye Nasıl Görünüyor?

İnsanın aklına şu soru geliyor: Bu haberleri, bu gergin açıklamaları Avrupalı turistlere kendi dillerinde çevirip sunsalar, Türkiye’ye yazın bir turist gelir mi? Bu görüntüler, Türkiye’nin adeta mutsuzlar ülkesi gibi algılanmasına sebep oluyor. Sürekli kavga, sürekli kaos…

Oysa Türkiye, tarihiyle, doğasıyla, insanıyla turistler için eşsiz bir yer. Ancak biz kendi içimizdeki kavgayı dünyaya izletiyoruz.

Huzur ve Güven İhtiyacı

Türkiye’nin her alanda, sporda da siyasette de en çok ihtiyacı olan şey huzur ve güven.

Futbol, insanları birleştiren bir oyunken, artık kutuplaşmanın aracı haline gelmemeli. Siyaset, toplum için çözüm üretirken, insanları birbirine düşürmemeli.

Yoksa bu gerginlik sadece bizleri yıpratmakla kalmaz, ülkemizin dışarıdaki imajını da geri dönüşü zor şekilde zedeler.

Unutmayalım, huzur olmadan ne futbol keyif verir ne de yaşam.