Her zaman duymaya alışık olduğumuz “iş yok” ifadesini son zamanlarda daha sık duymaya başladık. Hatta işsizlikten dolayı ailesinin bakımını üstlenen insanlar “çocuğuma bakamıyorum” diyerek intihar girişimlerinde dahi bulundukları gelen duyumlar arasında . İlk başlarda “iş yok” cümlesine karşılık olarak “çalışmak istemiyor , çalışmak isteyene iş hep var” deniliyordu. Şimdilerde ise Covid-19 virüsünü bahane eder hale geldik. Yani kısacası iş arayanlara, ya bir şeyleri neden olarak gösteriyoruz ya da sanki verilen işi beğenmiyor gibi davranıyoruz.
Kabul edilmesi gereken bir konu da bazılarımız da iş beğenmiyor. Daha çok çoğunluğun iş ararken tercihleri arasında masa başı pozisyonunda olan işler. Oturduğu yerden fazla emek harcamadan para kazanmak isteyenlerin sayısı da azımsanmayacak kadar fazla diyebiliriz.
Ülkemizde her yıl işsiz sayısı artış gösteriyor. TÜİK’ in 2021 raporuna göre Türkiye'de Ocak ayında işsizlik yüzde 12,2 oldu. Türkiye genelinde 15 ve daha yukarı yaştaki kişilerde işsiz sayısı 2021 yılı Ocak ayında bir önceki aya göre bin kişi azalarak 3 milyon 861 bin kişi oldu. Bu kadar kişi bulduğu işi gerçekten beğenmiyor mu?
Ülkemizde Covid-19’un gelmesiyle birçok kişi ve esnaf ekonomik açıdan sıkıntı yaşamaya başlamıştı. Bu sıkıntıyı yaşayan işverenler, çalışanını işten çıkarma kararı almak zorunda kaldı. Fakat corona virüsü sebebiyle artacak işsizliğin önüne geçilmesi için işten çıkarma yasağı getirildi ve bu yasak süresi devam ediyor. Asgari ücretin artması da eklenince işverenler çözümü ücretsiz izne çıkarmakta buluyor. Bu sayının üzerine ilave olarak ücretsiz izne çıkarılanları ve yeni okulunu bitiren kişileri de düşünmemiz gerekiyor.
Yeni mezun olan kişilerin iş bulamama sebebi pandemi dönemine ek olarak iş verenlerin, işe alırken istedikleri kriterler. Yeni mezun bir kişiden 5-6 yıllık bir tecrübe istemek ne kadar mantıklı bilemiyorum. Eğer mezun olur olmaz işe girmek istiyorsak , illaki mahkemede dayımızın olması mı lazım yoksa yüksek makamlarda tanıdık mı lazım? Yerle tönetimlerde de aynı durumla karşı karşıya kalıyoruz örneklere bakarsak.
Yaşadığımız bölgede öyle bir duruma geldik ki tanıdık olmadan bir iş bulamıyoruz. Yeni mezun gençlerin elinden tutarak işi öğretmek yerine, tanıdıkları olduğunda mezun olmadan işlerinin hazır olduklarını dile getiriyorlar. Böyle yapan iş yerleri aslında gençlerin okumalarının ya da işi öğrenmelerinin bir anlamı olmadığını” alaylı” ifadesinin yetersiz olduğunu, sadece işe tanıdık , dost , ahbabların vesilesi ile bir iş sahibi olunabileceğini düşündürmüyor değil hani. Hal böyle olunca gençlerin üniversite eğitimi almaları zaman kaybı gibi de gelebilir .
Bu şartlar altında hangi genç gönül rahatlığı ile meslek seçebilir. Soruyorum şimdi; Böyle bir durum ile karşı karşıya kalacağınızı bile bile akademik bir eğitim almak ister misiniz? Ailenizden uzak ta yıllarca sadece ÜNİVERSİTELİ dedirtmek için başka memleketlerde, gurbette öğrenci hayatı yaşamak göründüğü kadar kolay değil diye düşünüyorum. Eğitim hayatımız bittiği halde bu kadar işsizliğin çoğalması gerçekten işsizlik mi? İş beğenmemezlik mi? ne dersiniz.