Bodrum yazılarımı takip eden Metin Öner adındaki bir okurumdan  Necip Damar tarafından Bodrum ve Yunanistan’ın Hydra arasındaki farkı ele alan bir yazıyı aldım. Bu yazıdan esinlenerek bende kaleme aldım. Umarım bir yerlere güzel bir mesaj olur ve Bodrum’a gerçekten değer katanlara hak ettikleri değer bir anlam kazanır. 

Hydra ve Bodrum farkı 

 Yunanistan’ın Hydra Adası, sanat ve tarih kokan taş sokakları, otomobilsiz doğallığı ve vefa dolu halkıyla dünyada eşine az rastlanır bir örnek. 1960’larda Leonard Cohen’in adaya yerleşmesiyle başlayan şöhreti, adanın dokusunu koruyarak büyümüş. Bugün hâlâ Hydra’da hiçbir şey değişmedi; valizler eşek sırtında taşınıyor, Leonard Cohen’in evi müze olarak korunuyor. Ada halkı, kendilerine bu ünü kazandıran değerlerine vefa göstermeyi biliyor.

Peki ya Bodrum?

Bodrum da 1980’lerde benzer bir şansa sahipti. Dünyanın en önemli müzik yapımcılarından Ahmet Ertegün, Halikarnas Disko’ya getirdiği efsanevi sanatçılarla Bodrum’u uluslararası haritaya taşıdı. Rolling Stones’tan Mick Jagger’a, Bette Midler’dan Led Zeppelin’e birçok ünlü isim Bodrum’un havasını soludu. Ahmet Ertegün’ün Bodrum’daki evi, benzersiz manzarasıyla adeta bir simgeydi. Bugün bu ev neden bir müze değil? Ertegün’ün anısını yaşatarak Bodrum’un kültürel mirasını öne çıkaran bir proje neden yapılmıyor?

Geçmişin İzleri: Unutulan Değerler

Bodrum’u Bodrum yapan isimler birer birer unutuluyor.

Halikarnas Balıkçısı (Cevat Şakir Kabaağaçlı): Edebiyatımızın önemli isimlerinden biri olan Balıkçı’nın oturduğu ev bugün bir köfteci dükkânı. Oysa ki bir müze ya da kültürel merkez olarak değerlendirilebilirdi.

Neyzen Tevfik: Türk edebiyatının en sıra dışı karakterlerinden biri olan Neyzen’in Bodrum’daki evi ise bir Mado şubesi.

Herodot: “Tarihin Babası” unvanına sahip Herodot’un adına Bodrum’da bir cadde dahi yok.

Zeki Müren: Neyse ki sanat güneşimizin evi müzeye dönüştürülmüş, ancak bu durum istisna olarak kalmış.

Doğaya Saygısızlık: Mandalina Bahçelerinden Betona

Bodrum’un ana geçim kaynağı olan turizm, 1980’lerden sonra artan betonlaşma ve yeşil alan kaybıyla büyük darbe aldı. Bir zamanlar mis kokulu mandalina bahçeleriyle anılan Bodrum, şimdi villa projeleri ve otellerle dolup taşıyor. Mandalina bahçelerini yok edip “Mandalin Otel” açan zihniyet, geçmişe saygının ne denli kaybolduğunun en açık göstergesi.

Bugünün Bodrum’u: Parayla Satılan Bir Hayal

Bodrum artık turistik bir cazibe merkezi olmaktan çıkıyor; kültürü ve doğasıyla değil, parsel parsel satılan arazileriyle anılıyor. Deniz kıyıları halktan alınıp özel tesislere devrediliyor, plajlar şezlong ücretleriyle doluyor. Hydra halkı eşeklerine sahip çıkarken, Bodrum halkı yakında nefes alacak yeşil alan bile bulamayacak.

Bodrum İçin Geç mi?

Hydra, “Büyük Kaçış” adıyla dünyaya bir hayal sunuyor. Peki Bodrum? Bodrum’un birikmiş kültürel ve tarihi değerlerini ön plana çıkararak, turizmi betona değil sanata, tarihe ve doğaya dayalı bir vizyonla yeniden inşa etmek mümkün. Ancak bunun için önce geçmişimize ve yaşadığımız yere vefa göstermeyi öğrenmemiz gerekiyor.

Bodrum hâlâ bir umut taşıyor; fakat bu umut, yöneticilerin ve halkın sahip çıkmasıyla yeşerebilir. Tıpkı Hydra gibi, Bodrum da paranın satın alamayacağı bir mirasın parçası olabilir. Yeter ki ona hak ettiği saygıyı gösterelim.