Yaş otuz beş! Yolun yarısı eder.

Dante gibi ortasındayız ömrün.

Delikanlı çağımızdaki cevher

Yalvarmak, yakarmak nafile bugün,

Gözünün yaşına bakmadan gider.

Şakaklarıma kar mı yağdı ne?

Benim mi Allahım bu çizgili yüz?

Ya gözler altındaki mor halkalar?

MSKÜ BAŞHEKİMİ ALKIŞLANIR MI? MSKÜ BAŞHEKİMİ ALKIŞLANIR MI?

Neden böyle düşman görünürsünüz;

Yıllar yılı dost bildiğim aynalar?

Zamanla nasıl değişiyor insan!

Hangi resmime baksam ben değilim:

Nerde o günler, o şevk, o heyecan?

Bu güler yüzlü adam ben değilim

Ünlü şairimiz Cahit Sıtkı Tarancı ne güzel de anlatmış yaşlılık dönemini.O günden bu güne gelişen yaşam kalitesinin bizim yaşlılığımıza yansımaları oldukça azdır.

Yaşlılık, enerji ya da fiziksel güçsüzlük diyebileceğimiz takatin azaldığı, görme ve işitme gibi (anlamamızı, güvenli hareketi ve algılamamızı sağlayan) duyusal yetilerimizin azaldığı bir dönemdir. Hareket, bağımsızlığın en somut göstergesidir ve genelde büyüklerimizin dilinde yer eden “Allah elden ayaktan düşürmesin “duasınının ana temasıdır.

Günlük yaşamda bilinçli, amaca yönelik davranış/hareketlerimizde yavaşlama ya da zorlanmalarda sıklıkla başvurulan ve yaşlanma ile özdeşleştirilen dayanak aracı baston ya da halk deyimiyle asadır.Yaşlılığa uyum kadar bastonu kabullenmek ve destek amacı ile kullanmak da zor olabilir. Oysa ki bozuk yollar, insanı tökezleten, düşüren bariyerler, basamakları kırılmış merdivenler ve karanlık geçitler; günümüz kent yaşamında alıştığımız ve kendimize yakıştırdığımız(!) manzaralardır. İşin tuhafı genç ve üretken döneminde iken birey, bu engellerin üzerinden atlayarak geçer gider ve hiç yaşlanmayacakmış gibi işinde de bu aksaklıkları düzeltme misyonunu üstlenmez. O yaş gelince de sızlanarak,söylenerek ata yadigarı bastonu eline alır; tek amacı düşmeyi önlemek ve dayanarak güç almaktır.

Düşmeler, yaşlılıkta en korkulan ve en komplikasyonlu bir biyopsikososyal sorundur.65 yaş ve üzeri yaşlardaki bireylerin %30’unda en az bir düşme öyküsü vardır. Düşme öyküleri evde, sokakta, kurumda ya da hastanelerde olabilir. Yaş ilerledikçe, görme sorunu,postural hipotansiyonu, bilişsel bozukluğu, ayaklarda güçsüzlüğü olan, dört ya da üzeri ilaç alan ve kötü aydınlanmış, kaygan zeminli ya da çukuru, tümseği, eşiği olan alanlarda ikamet eden yaşlılarda düşme riski oldukça yüksektir. Ve önlemede tek girişim; ananevi çözüm olan ele bir baston tutuşturmak olmamalıdır. Sağlık bakım profesyonelleri, düşme öyküleri olan,t edavisinde psikotrop, antiaritmitik ve diüretik kullanan, görme,duruş, denge ve alt eklem sorunu olan, nörolojik ve kardiyovasküler hastalığı olan yaşlıları ve ailesini düşmeler ve kırıklar konusunda bilinçlendirmelidir.

Aileler ve yerel yönetimler, yaşam kullanım alanlarında bebek ve çocuklar için olduğu kadar engelli ve yaşlı için güvenli ve kolay kullanılır düzenlemeler yapmalıdırlar. Önümüz yaz yaşlılar yalnızca işlerinden emekli oldular, yaşamdan değil! Yaşam yolunda ilk defa tökezlediğiniz dönem olan bebekliğinizde ve çocukluğunuzda anne ve babanız sizi elinizden tuttu; şimdi sıra sizde!

Editör: Gazete Muğla