Varoluş her zaman tek ve bireyseldir. Bu görüş bilinç, tin, us ve düşünceye öncelik veren idealizm biçimlerinin karşıtıdır.Varoluş, öncelikle varoluş sorununu içinde taşır ve dolayısıyla varlık’ın anlamının araştırılmasını da içerir.Varoluş insanın içinden bir tanesini seçebileceği bir olanaklar bütünüdür. Bu görüş her türlü gerekirciliğin karşıtıdır.İnsanın önündeki olanaklar bütünü öteki insanlarla ve nesnelerle ilişkilerinden oluştuğundan varoluş her zaman bir “dünyada var olma”dır. Bir başka deyişle insan her zaman seçimini sınırlayan ve koşullandıran somut tarihsel bir durum içindedir.
Bireyin, geleceğini kendisinin belirleyebileceğini ileri süren bir felsefi anlayışa dayanır.Sanatçılar, yapıtlarında insanın kendisini aşması gerektiği, hür olmaya mecbur olduğu gibi konular işlemiştir.Yapıtlarda karakter yoktur, çeşitli durumlarla karşı karşıya kalmış insanlar vardır. İnsanın kendi değerlerini kendinin oluşturabileceğini; geleceğini yine kendisinin kurabileceğini savunan bir felsefe akımıdır. Yaşadığımız bu evrende güzel işlere imza atarak varolmamız lazım. Gündem olurken parmakla gösterilip tebrik edileceğimiz işlere imza atmamız lazım. Başarımızın üstüne başka başarılar katarak bu yolu yürümemiz gerek. Fakat ne yazık ki bunun farkında olmayan; insana, doğaya, hayvana zarar veren eziyet eden, işkence eden bir kısımla yaşıyoruz. Varoluşumuzu değil günden güne yok oluşumuzu izler olduk. Varoluş yolunu yürüyemiyorsunuz madem bir parça vicdanınız olsun artık içinizde, biraz kendinizi geliştirme eğilimi olsun. Çok değil bir parça insan olabilme çabası olsun. Bu ülkede hayvanlar büyük bir cehaletle ve vahşice öldürüldü. Bu varolmak demek değil. Bu tam anlamıyla insanlıktan uzaklaşıp yok olmak. Bizler gün geçtikçe bilinçli bir halde yok oluyoruz!