Sormuştu dedem bana. Neden Fadiğe Hala dediğimi. Bilmiyordum ki. Köyde akraba olmayan kadınlara hala, erkeklere dayı derdik. O sorana kadar hiç fark etmemiştim bunu. Açıkladı dedem. Kan bağı olmayan kadına “hala” denir. Babanın karındaşı sayılır. Erkeğe de “dayı” denir ki annenin kardeşine denk düşer. Yan gözle bakılmasın, nikaha yakın sayılmasın diye.
Fadik Hala da evimize yan gözle bakılmayan, nikaha yakışmayanlar sınıfından girmiş ben henüz dünyaya gelmeden.
Yıllar evvel ilk bebeklerini bekledikleri dönemde çevre köylere haber salmışlar. Kimi kimsesi olmayan veya zorda bir hanenin bakıma muhtaç kız çocuğu için.
O zamanlar eve alınan yardımcılar böyle bulunurmuş. Hem yetiştirmeye yatkın olsun hem de evin hanımının elini alsın diye. Öyle de olmuş. Doğum için gidilen şehirden, bebekle birlikte Fadik Halayı da beraberlerinde getirmişler köye. On dördünde ya varmış ya yokmuş.
Uysalmış. Hiç üzmemiş ev halkını. Cin gibiymiş. Babaannem ne derse ikiletmezmiş. Erkenden kalkar herkesten sonra yatarmış. Elleri kolları olmuş zamanla. Hele ki bebeği gözünden sakınırmış.
Ama zaman geçtikçe bebekte bir maraz olduğunu anlamışlar. Götürmedikleri doktor kalmamış. Hastanede aylarca tedavi gören çocuğun yanından hiç ayrılmamış Fadik Hala. Ama olmamış. Çocuk bir türlü düzelememiş. Kabullenip hayatlarına devam etmişler.
Çocuğa çok iyi bakmış Fadik Hala. Sakat çocuğun bakımı zor olduğundan tüm zamanını onunla geçirir olmuş. Eve alınan ergen kız çocukla birlikte büyümüş bu evde. Evin kızı olmuş.
Bağ bahçe işlerine bakmazmış. Evden dışarı da çıkmazmış pek. Günlerini köylünün “ ahnıt İsmail” dediği amcamla geçirirmiş.
Gel zaman git zaman dünürcüleri gelmiş dedemin kapısına. Hiçbirine olur dememiş Fadik Hala. Evlenmem, evlenip de İsmail’i bırakmam demiş. Ben olmazsam o ne yapar demiş. Bırakmamış ta amcamı. Yanından ayrılmamış.
Köy halkına laf lazım. Aralarında kaynamaya başlamışlar. Kimi yok olmaz ahnıt adam demiş. Kimi kötürümse kötürüm ama erkek demiş. Fadik Halanın amcama düşkünlüğüne bir mana aramışlar. Dedemle babaannemin korkusundan ortalığa dökülemeyen bir dedikodu zinciri oluşturmuşlar aralarında.
Akrabalarını ziyarete gelen Ökkeş isimli bir adam görmüş Fadik Halayı bizim evin hanayında. Gençten bir adamı oturtup kaldıran, kolunun altına girip dolaştıran bu dilber aklına düşmüş. Bir daha da köyden ayrılmaz olmuş.
İstetmiş dedemden. Cevap olumsuz. Vazgeçmemiş. Evin etrafından ayrılmaz olmuş. Buraların kadınlarına benzemeyen boylu poslu esmer güzeli Fadik Halaya yanmış yakılmış. Kimi araya koyduysa cevabını hep olumsuz almış. Ama kafayı da takmış.
Köy halkının işgüzarları baktılar olmayacak çıtlatıvermişler Ökkeş’e. “O ahnıt İsmayıla yanık. Sana bakmaz demişler.”
Sakat bir adamın kendine yeğlenmesini kabullenememiş Ökkeş. Yedirememiş bunu kendine. Kurmuş, kudurmuş. Bilendikçe bilenmiş. İsmail’i ortadan kaldırırsa sevdiğinin ona yar olacağına kendini inanmış.
Ev halkının bağa bahçeye gittiği bir günde bir yolunu bulup evin hanayına dikilivermiş.
Siper etmiş kendini savunmasız delikanlıya Fadik Hala. Ama gücü yetmemiş. Gözü dönmüş Ökkeş’in hışmından koruyamamış amcamı. Elinden bıçağı alamamış. Çizim masamın olduğu köşeye kanı akmış biçarenin.
Fadik Halanın feryadına doluşmuş köy halkı eve. Kanlar içindeki delikanlı kollarında “oğlum, yavrum” haykırışları ile köyü çınlatmış.
Köylü o vakit anlamış anlayacağını ama çok geç kalmış.
Ölü doğan ilk bebekleri ile köye eli boş dönmemiş bizimkiler yıllar evvel. Hastaneden çıkarken öz dayısı tarafından hamile bırakılıp ne hikmettir ki ailesi tarafından lanetlenen bu çocuk anneyi de almışlar yanlarına bebeğiyle birlikte. Bebeği nüfusuna yazdırmış dedem. Sarmış sarmalamışlar anasıyla bebesini.
Ökkeş hapishanenin yolunu tutmuş ama, olan Fadik Halaya olmuş. Günlerce mezarlıktan alamamışlar onu. Mezar başında ağıtlar yakmış. Deli divane ortalarda dolanmış. Elini yüzünü ise bulamış. Diline küfrü dolamış. Kadınlığın cazibesine dair ne varsa kendinden uzaklaştırmış.
Köyden gitmemiş ama köylüyü de affetmemiş. İnsanlarla konuşmayı hayvanlar üzerinden gerçekleştirecek bir düzen kurmuş. Saysa da sövse de kimse ona dokunmazmış.
Köy halkının, içlerindeki fesatlığın sövgüsünü Fadik Halanın sesinden duyup seslenmemelerinin sebebi, evveli günahlarıymış.