13 Mart Pazar günü, canlarımızı, bu milletin masum evlatlarını haince hedef alan menfur bir terör saldırısı ile sarsıldık. Milletimizin birliğine, bütünlüğüne, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin ortak değerler dünyasına ve tarihine kast eden bu vahşet, ardında bıraktığı acı hatıratı ile aramızdan birçok canı aldı götürdü. Milletimizin bir kez daha başı sağ olsun!
***
Tarihin en büyük zaferlerinden birisi olan Çanakkale Zaferinin 101. Yıl dönümünü, ne yazık ki bu acının teessürü ile karşıladık. Bütün unsurları ile Türk milletinin destansı bir direniş ile vermiş olduğu varoluş mücadelesi olan Çanakkale savaşı, millet olma ruhunun zaferi olarak tarihe geçmiştir. Çanakkale savaşı, boyunduruk altına alınmaya, diz çöktürülmeye, vatan topraklarından sürgün edilmeye çalışılan bir milletin yedi düvele karşı vermiş olduğu kutlu kurtuluş mücadelesinin adıdır.
***
Büyük bir inanç, erdem ve değer mücadelesi olması yönüyle Çanakkale savaşı, zengin bir anlam ve değer dünyasından beslenmiştir. Çanakkale ruhu, millet olma inancı ve bilinci ile en kırılgan ve zorlu noktasında tarihi yeniden inşa eden bir ruhtur. Bu kutlu mücadele, aziz milletimizin insanlık tarihine armağan ettiği yüksek bir ruh asaletinin simgesidir. Bu zafer, maddiyat karşısında maneviyatın, güç karşısında inancın, kirli ittifaklar karşısında tek vücut olmuşluğun, sömürgeci küresel iktidar düzenleri karşısında vatanperverliğin galebe çalmasının adıdır.
***
Çanakkale ruhu, bir yanda mazisi ve atisi ile tarihimizi kuran ve kuracak olan; öte yanda anımızı onaracak olan manevi bir mimardır. Bu ruhun onarıcı aklına ve imar edici kudret eline derinden ihtiyaç duyduğumuz zor zamanlardan geçiyoruz. Millet olarak dirliğimizin, diriliğimizin ve birliğimizin yaşamsal koşulunun bu ruhun ‘akıl, vicdan ve anlam’ dünyamızda hükümfermâ olmasına bağlı olduğunun bilincindeyiz. Bu bilinç ile bütün kirli hesapların küresel aktörlerine ve yerli iş birlikçilerine ya da taşeronlarına karşı millet olarak vakur duruşumuzu muhafaza etme iradesini taşıyoruz.
***
Milletin acısı üzerinden politik rant devşiren fırsatçılar, şiddet ve terör sevicileri, politik alanı şiddet ve terör eylemlerinin gölgesinde araçsallaştıran sözde politik figürler, bu milletin yüksek vicdanında müebbet onursuzluğa mahkum edilmişlerdir. Çağ insanını derin bir yıkıma doğru hızla sürükleyen şiddet ve terörü her ne surette olursa olsun, olumlayıcı ya da meşrulaştırıcı nitelikteki söylemler kamu vicdanını ağır bir biçimde zedelemektedir.
***
Küresel şiddet ve savaş imparatorluğunun üretmiş olduğu ağır terör dalgası ve ya sarmalı çevremizi kuşatmaya çalışıyor. Bu terör sarmalı karşısında jeopolitik riskleri bertaraf edebilmek adına, devletin milli güvenlik kapasitesini artırması gerekiyor. Kuşkusuz yalnızca milli birlik ve beraberliği temin etmek adına değil, demokratik hukuk devleti ilkesini ve özgürlükler hukukunu muhafaza edebilmek adına kamu güvenliğinin temini hayati önemi haizdir.
***
Bu amaçla, demokratik hukuk devleti standartlarını koruyarak, yüksek bir mücadele performansı sergilenmesi gerekiyor. Bu noktada kamu güvenliği adına önleyici tedbirlerin alınması, gerekli altyapısal düzenlemelerin gerçekleşmesi ve mevzuat altyapısının oluşturulması konusunda kararlılık gerekiyor. Bu kararlılığı öncelikle bizleri temsil etmesi için seçip gönderdiğimiz 550 milletvekilimizin göstermesi gerekiyor. Şu sıralar TBMM’de bulunan 550 milletvekili ne yazık ki üzerlerine düşen bu sorumluluk ve görevin farkında değil.
***
Çanakkale savaşları sadece bir etnik unsurun mücadelesi olmamıştır. Anadolu'nun belki de tüm unsurları büyük bir birlik ve beraberlik ruhu içinde, kanı ve canı pahasına bu topraklar uğrunda savaşmış ve canlarını vermekten çekinmemiştir. Sadece yetişkin erkek, asker veya ordunun da mücadelesi olmamıştır. Bu savaşlarda erkeğiyle kadınıyla, yaşlısıyla genciyle, yediden yetmişe herkes elinden geleni yapmış ve neticede istenen hedefe ulaşılmıştı. Lise talebeleri bile ülkenin bağımsızlığını, milletin özgürlüğünü, halkın namusunu her şeyden, canından bile üstün görmüş ve dünya tarihine örnek olacak mücadeleler vermiştir. Bunun en güzel örneği İstanbul Erkek Lisesi'nin son sınıfta okuyan öğrencileridir. Zira bu lisenin son sınıfında okumakta olan dönemin bütün öğrencileri şehitlik mertebesine ulaşmış ve bir tanesi dahi canını millet yolundan esirgememiştir.
***
Çanakkale ruhunu her daim diri tutarak ancak, çağlarını kurabileceğinin bilincinde olan aziz milletimizin tarihi varoluş mücadelesi kesintisiz biçimde dünya var oldukça var kalacaktır.
Zira derin tarihsel belleğimiz millet olarak bize şu hakikati haykırıyor:
“Eğer, Çanakkale (ruhu) düşerse, Ankara düşer, İstanbul düşer, Muğla düşer, Anadolu düşer, Rumeli düşer, Vatan düşer!”