Sevgili Okuyucularımız Merhaba

Sağlıklı ve mutlu bir hafta geçirmeniz dileğimle saygı ve sevgilerimi sunuyorum

Cumhuriyet Bayramımızın 100. yılını kutladığımız bu günlerde karşılaştığım hemen hemen her yüzde bir sevinç, 100. yılımızın haklı bir gururu var. Özellikle gençler bir başka bakıyor.. Kolay mı? Cumhuriyet'imizin kurucusu Mustafa Kemal ATATÜRK '' Ey yükselen yeni nesil! İstikbal sizsiniz. Cumhuriyeti biz kurduk onu yükseltecek ve yaşatacak olan sizlersiniz'' sözüyle Cumhuriyeti gençlere emanet etmiştir. Bu sorumluluğu görüyorum gençlerin gözlerinde...

Nice yüzyıllara Cumhuriyetimiz.....

Her Cumhuriyet Bayramımızda kalbimin bir köşesinde rahmetli büyük nenemin Cumhuriyet Bayramı coşkusunu ve sevincini de hissederim... Esma nenem ömrünün sonuna kadar Cumhuriyet Bayramı kutlamalarına katılmış en ön saflarda alkış tutmuştur.... 110 yaşında vefat eden sevgili nenem Cumhuriyeti nasıl biliyordu ? Cumhuriyet neydi onun için?

Nenem, Osmanlı İmparatorluğu'nun zor günlerinde dünyaya gözlerini açmış, savaşın ve yokluğun bütün zorluklarını gençlik yıllarında yaşamıştı.... Özellikle 1.Dünya savaşının bütün acısını, savaşın en vahşi yüzünü görmüştür.. İlk eşini , kardeşlerini, tüm köyünün gençlerini Sarıkamış'a (Kafkasya Cephesi) göndermiş . Kucağında bebeği ile günlerce bakmış eşini son kez gördüğü yollara.. Giden askerlerin hiç birinden ne bir haber gelmiş ne de geri gelen olmuş... Kaybedilen Kafkasya Cephesinin ardından Rusların Trabzon işgalleriyle düşmüşler yollara büyük nenem ve yürüyebilecek durumda olan tüm Trabzon halkı..

Büyük nenemin muhacirlik yılları acı ve gözyaşlarıyla dolu ... Babası yolda ölünce mezar kazacak bir şey bulamışlar bir cami camındaki demiri çıkarıp kazabildikleri kadar mezar açıp gömmüşler.....Yol kenarında ağzı parçalanmış bir asker görmüşler, askerin avucunda kana bulanmış bir parça ekmek, nenem yanında getirdiği ineğinden süt sağıp askerin ağzına dökmüş biraz, asker son nefesini verirken.....Günlerce sürmüş Trabzon halkının muhacirlik yürüyüşü, her gününde bir çok kayıp vererek Konya'ya kadar gitmişler...

Muhacirliği anlatırken gözyaşları hiç dinmezdi büyük nenemin, ATATÜRK bizi kurtardı derdi her zaman büyük bir minnettarlıkla. ATATÜRK olmasaydı mezarlarımız bile kalmazdı, bizi topraklarımıza kavuşturdu, O'nun sayesinde köyümüze geri döndük diyerek her namazında ATATÜRK'e dua ederdi.

Bir gün ATATÜRK'ün Trabzon'a geleceğini duymuş , kırkbeş yaşında dokuz aylık hamile olmasına rağmen, on beş kilometre yol yürümüş köyünden Trabzon Meydanına... Çok istemiş nenem ATATÜRK'ü görmeyi . Kalabalığı yarıp yaklaşamamış ve söyleyememiş kalbindekini...

Ne söyleyecekti Atatürk'e ?

- ''Allah senden ebeden razı olsun'' diyecekmiş en kuvvetli sesiyle...

''Büyük adamdı çok büyük '' derdi her seferinde dilinde dualarla...

Bu Büyük Adamın en büyük eseri olan Cumhuriyet, Esma nenem için ne anlama geliyordu?

Nenem, sayımcılar ( Nüfus sayım memurları) geldiğinde onlara, ikramda kusur etmeyerek, savaş yıllarını, çektikleri acıları anlatırdı hep, ATATÜRK kurtardı bizi diyerek...

Ve gururla söylerdi erkek torunlarıyla birlikte sayılabilen, okula gidebilen kız torunlarının isimlerini…

Rey (oy) günü geldiğinde elinde nüfus kağıdı erkenden yola koyulurdu. Muhtarı, Belediye Reisini, Başvekili seçmek için rey(oy) verirdi heyecanlanarak...

Büyük nenem 110 yıllık hayatında hiç ayakkabı giyemedi, ipekten elbisesi de olmadı hiç....

Ama ayağında kara lastiği, pazenden entarisi ile şapkalı, ayakkabılı, ipek elbiseli dünyadaki hemcinslerinden önce rey(oy) verdi .. Vekilini seçebiliyordu ve kendisi de vekil seçilebiliyordu dünyada ilk olarak tek olarak bütün Türk Kadınları gibi.... Büyük Adam ATATÜRK sayesinde...

Büyük nenem kalbinde kaybettiği sevdiklerinin acılarıyla beraber uzun bir ömür yaşadı çok sevdiği deniz kokulu Trabzon'unda.

Her gün yürüyerek çıkardı kaybettiği sevdiklerini son kez gördüğü tepeye , uzaklara dalardı yaşlı gözleri uzun uzun..

Dilinde hep o cümle, ''Allah senden ebeden razı olsun''