Sakin kent, gizli cennet, küçük cennet vb… evet bunlar tatil beldemiz Akyaka için söylenen güzel sözler.
Google da “Akyaka” yazınca daha nice güzel sözlerle anlatıyor. Özellikle son dönemlerde tatil için ideal bir yer olarak anlatılıyor.
Keşke bu kadar anlatılmasaydı diyorum kendi kendime. Artık yazmayın demek istiyorum. Hatta artık gelmeyin demek istiyorum. Sevmeyin Akyaka’yı ne olur.
Çöpünüzü çevreye atıp gidecekseniz, denizi kirletip cennetimizi cehenneme çevirip gidecekseniz gelmeyin ne olur. Böyle sevecekseniz sevmeyin…
Son dönemlerde haberleri izlediğimde çevrenin ve denizin halini görünce bunları söylüyorum kendime. Biz insanoğlu yaşadığımız güzelliği önce çöplüğe çevirip sonra kendi yaptıklarımızı unutarak çevreci geçiniyoruz. Ve Akyaka’nın gidişatı da aynı bu yönde ilerliyor. Eminim üç gün sonra ellerimiz de pankartlarla “tatil cennetimiz elden gidiyor? Akyaka’mız bitti “diye sloganlar atmaya başlarız.
Akşamları canımız sıkılınca, mesaiden sonra bir nefes almak için gittiğimiz cennetimiz elden gidiyor. Şu an yetkililer belki de farkında değil ama bir cennet yok oluyor. Kimisi ise işin sadece maddi yönünü düşünerek rant peşinde koşmaktan gözleri kör olmuş durumda.
Gezme denince aklıma geldi. Geçtiğimiz günlerde şöyle bir kafayı dinlemek için gittiğimiz Akyaka’da sahil yürüyüşü yapalım dedik. Yazın kargaşası gitmiş. İnzivaya çekilmiş cennet memleketim. Sanki yazın yorgunluğunu atmak ister gibi, sanki bir ohh çeker gibi, çarşaf gibi dingin ve durgun mavi denizim. Yeşilliklerin arasına atılmış çöpler… Orman sanki ağlıyordu, içinde ki pet şişelerden sıkılmışçasına…
Ben insanlığımdan utandım da, böyle bırakıp gidenler, hiç mi utanma duygunuz yok?
*** *** ***
Sahil boyu azmağa giderken zifiri bir karanlık kaplıyor. Bastığın yeri görmeden yürüyorsun. Küçük bir çocuğun ya da engelli bir bireyin bu turu atması mümkün değil…
Yazın rengârenk ışıklar, müzik sesleri…
Kışın terk edilmiş caddeler, sokaklar…
Ne çabuk unutulmuş yerleşik halk…
Ne çabuk unutulmuşuz biz…
İşte sadece rant olarak görülmüş saf Akyaka’m…
Sahilde azmağa doğru nostaljik havayı bozmadan bir ışıklandırılma yapılamaz mıydı?
Bir de ahkâm kesmez miyiz “on iki ay turizm olacak “diye…
Sezonda ya da seçim öncesi güzel memleketim üstünden konuşulurken; şimdi terk etmek yakışır mı?
Çöpünle, kirliliğinle, karanlığınla baş başa kaldın gizli cennetim…
Yazın yedi kocalı Hürmüz, kışın ise terk edilmiş çocuk gibi oldun cennetim…