Yaz sezonu başladı Bodrum’da kıyı şeridinin halka açılması bir başka bahara kaldı gibi.
Oysa Datça Belediyesi bu ihlallelere dur demesini bilmiş bir belediye olarak öne çıktı.
Datça Belediyesi, sahil şeridindeki işletmelerin istilasına son vererek, plajı sabahtan saat 18.00’e kadar halkın denize girip güneşlenmesine ayırdı.
İşletmeler ise ancak saat 18.00’den sonra bu alanı servis alanı olarak kullanabiliyorlar.
Benim de formülümde hep bu yöndeydi. Hatta Sayın Ahmet Aras’ın Bodrum Belediye Başkanı olduğunda ilk 2 yıl bu uygulamayı yapmıştı.
-600 yıllık tarihe bile saygıları yok
Bodrum’un merkezindeki tarihi 600 yıllık kalenin solunda kalan Kumbahçe kıyı şeridi ise maalesef hala işletmelerin işgalinde.
-Eğer vatandaşın hakkı yoksa söyleyende yok
Ne yazık ki, vatandaşın Anayasal hakkı kullandırılmıyor. Kamuoyuna sorumlu bir gazeteci olarak bu konunun takipçisi olmama rağmen bu konuyu sürekli gündemde tutmama rağmen bir arpa boyu adım atılmaması ise çok üzücü ve o kadar da düşündürücüdür.
-Bir gazeteci olarak sözün bittiği yerdeyim
Bir gazeteci olarak merak ediyorum eğer vatandaşın böyle bir Anayasal hakkı yoksa biri çıksın da söylesin. Biz de burada kafa patlatmayalım. Millete de yanlış yol göstermeyelim. Kimseyi de kızdırmayalım.
-Datça Belediyesine kocaman bir bravo
Türkiye’nin her yerinde vatandaşın denize girebilmesini olanak kılacak çalışmalar tartışılırken örneğin Datça Belediyesi bunu başarı ile yaşama geçirmiş iken, Bodrum’da bu konuda adım atılmaması gerçekten çok ilginç. Birinin bunu açıklaması gerekiyor.
-Neden Kumbahçe diye diretiyorum.
Eğer bir şey değiştirmek istiyorsak, bu işin başından başlamak gerekir. Bodrum’un merkezindeki Kumbahçe’de tam böyle bir yer. Eğer Kumbahçe’den başlamayıp da 200 metre ilerisindeki Paşatarlası’ndan başlarsan bu da adil olmaz.
Aynı zamanda bu haksızlık, insanları birbirine düşürür ve mutsuz eder. Ülkeyi yöneten sistem herkese hakkaniyet esasıyla eşit olmalıdır. Olması gereken budur ve yönetenlere de bu yakışır.
Türkiye yerel seçimlerden daha yeni çıktı. Vatandaşın hakkı yerine getirilmeyecekte kimin hakkı yerine getirilecek. Biz gazetecilerin, yazarların tespitlerine yöneticilerin kulaklarını tıkaması da çok ilginç. Onun için halkın gazetecisi olarak halk için yazdığım yazılar karşısında ilgililerin harekete geçmesi de sözün bittiği yerdeyiz dedirtiyor.
Tandoğan Uysal/ Stockholm