Yerel seçimlerin yaklaşmasıyla birlikte nabızlar baya yükseldi. Tarafsız olarak etrafımıza şöyle bir baktığımda siyaset için insanlar birbirlerini hakaret ediyorlar. Saygı sınırları çoktan aşılmış. Ben maalesef bunları görünce üzülüyorum. Karşı görüşler birbirlerine saldırıyor. Hatta daha ileri gidenler bile var. Herkes kendi görüşünü, bağlı olduğu siyasi düşünceleri o kadar çok kaptırmış ki; kendi gibi düşünmeyenleri tehdit edecek kadar ileri gidiyorlar.
İnsanlar tabi ki kendi görüşünü savunacak, kendi siyasi duruşunu sergileyecek. Ama saygımızı ve seviyemizi koruyarak tartışabilmeliyiz.
*** *** ***
Düşüncesini paylaştığınız ya da karşı görüşte olduğunuz aday hakkında olumlu veya olumsuz görüşleriniz olabilir. Yalnız bu görüşleri savunurken neden saygımızı koruyamıyoruz?
Bugün karşı görüşte olduğunuz kişi yarın seçildiği zaman nasıl yüz yüze bakacaksınız?
Nasıl makamında ziyaret edeceksiniz?
Sev ya da sevme ama insan olarak saygı duymak zorundasınız. Kişi ya da kişileri hakaret etmeden, sınırları aşmadan görüş ve düşüncelerinizi dile getirmeniz gerekmiyor mu?
Tabi ki herkesin gönlünde bir aslan yatar bu aslanı da sandıkta ortaya çıkarır.
İnsanlar tercihlerini sandıkta kullanmazlar mı?
*** *** ***
Unuttuğumuz bir şey var; yarın seçimler bitince yine herkes kendiyle baş başa kalacak. Belki de bu günün atmosferiyle kırdığın tanıdığın yarın senin için derman olacak.
Babamın bir sözü vardır ”kullandığın oyla, yaptığın ibadet Allah’la senin aranda kalmalı” der. Yaşım ilerledikçe ne demek istediğini daha iyi anlıyorum.
İnsanların siyasi görüşleriyle, senin adayın benim adayım düşüncesiyle, kıyafetleriyle, başı açık ya da kapalı, sakallı ya da sakalsız diye ayrıştırmayalım. Bu ülke hepimizin, ne olursak olalım bir olalım.
Aslında şöyle bir bakarsak, hepimizin derdi aynı. Hepimiz vatan sevdalısıyız, hepimizin derdi ekmek parası, hepimiz ayakta kalma derdindeyiz. Bakın içinde yaşadığımız ekonomik kriz var. Ekim ayındaki genç işsizlik oranı %22,3 oldu. Hal böyleyken siyasi atışmadan ziyade, siyasetçilerle nasıl çalışırız. Bizim için, halk için neler yapılabilir diye görüş bildirip tartışabiliriz. Yani, seçilenler bizleri temsil ediyor ve bizim refahımız için çalışacaklarsa biz sorunlarımızı bilip; sen, ben görüş kavgasına girmeden biz olarak meydanlarda söz sahibi olmalıyız.
Dedim ya; aslında hepimizin derdi aynı; çocuklarımıza, gençlerimize iyi bir gelecek sağlamak.
Derdimiz yaşamak, çabamız ayakta kalma çabası…
Ne diyelim çalışan kazansın…