Muğla Haberleri

YENİ NESİL ORDULAR!

Gelişmiş ülkeler yeni bir yolu deniyorlar.Artık ordularını böceklerden, silahlarını ise virüs ve bakterilerden oluşturuyorlar.Tüm hazırlıklar, hastalıklar,...

Gelişmiş ülkeler yeni bir yolu deniyorlar.

Artık ordularını böceklerden, silahlarını ise virüs ve bakterilerden oluşturuyorlar.

Tüm hazırlıklar, hastalıklar, salgınlar bunu gösteriyor.

Zira sıcak savaş demek, trilyon dolarlık yatırımı, araç gereci, makine  ve daha önemlisi duruma göre sayısız  yurttaşını gözden çıkarabilmek  demek.

Üstelik insan dahil kaybı göze alınan her şey için hesap verilmesi gereken bir toplum hatta dünya var.

Birde başarısız olursan  yalnızlaşmak ötekileştirilmek ...

O halde buna bir çözüm yolu bulunmalıydı ve buldular da. Trilyon dolarlık maddi kayba neden olmayacak ve hiçbir yurttaşını tehlikeye atmayacak bir yol.

Bahsettiğim yol sıcak savaşa göre maliyeti çok daha  az ama etkisi çok daha fazla olacak bir yol.

Biyolojik savaş.

Ülkeler arası biyolojik savaşla ilgili ilk yasaklama fikrinin  ortaya atıldığı ve imzaya açıldığı tarih  1925.

Tekrar gündeme geldiği tarih 1972 ve sözde yasaklandığı tarihse 1975. Peki, neden aradan 50 yıl geçtikten sonra biyolojik savaşla ilgili bu anlaşma tekrar gündeme geldi?

Zira anlaşma ile yasaklansa bile bazı devletler bu anlaşmaya hiç sadık kalmadılar ve biyolojik savaş teknolojisinde epey yol kat ettiler. Bugün sıra kat ettikleri yolu deneme, insanlar üzerinde uygulama ve sonuçlarını test etme safhasında.

Çok uzun zamandır Abd ve Çin’in birbirleri ile gerek siber saldırılarla, gerekse ekonomik alanda bir yarış, bir savaş halinde olduğu malumunuz. Üstelik bu yarışın sürdüğü bir başka alan ise silahlanma Biyolojik silah üretme teknolojisinde öne geçmek.

Özellikle  Amerika ve Çin, hayvanları savaşta araç olarak kullanma konusunda pek çok çalışma yürütüyordu. Daha önce  yunus balıklarını, okyanuslarda kıtalararası veri taşıma veya  düşman gemilerinin altına patlayıcı yerleştirme için eğitmişlerdi. Son olarak kanatlı böcekleri  (sivrisinek ve çekirge) ve virüsleri silah olarak kullanma  konusunda ciddi  bir rekabetin içine girdiler.

Görünen o ki Abd bu konuda Çin i alt etti. Çin’i corona ile vurdu. “İyi de kendi ülkesinde de aynı sıkıntı yaşanmıyor mu?” Yaşanıyor fakat sonuçları başta Çin olmak üzere diğer ülkelerdeki kadar ağır olmayacak. Abd dünyanın tepkisini çekmemek için “ben de mağdurum…” rolünü oynamaya devam edecek. Aşıya gelince, aşı çok ama çok önce geliştirilmiş hatta üretecek ilaç firması bile belirlenmiştir. Çin’in,  binlerce ölü ve belki on binlerce virüs kapmış insanın sağlığı ile uğraşmanın yanı sıra uluslar arası ticarette bir hiç haline dönüştüğü, maddi kaybının elli belki atmış yılda telafi edilemeyecek kadar büyük olduğu ve  resmen ekonomik olarak  iflasın eşiğine geldiği bir anda Abd  mağdur rolünü oynamayı bırakarak “ben yaptım “ diyemez. Zira Çin ‘in intikam alma duygusu ile  elindeki  nükleer silahları kullanma riskini göze alamaz.

Artık gelişmiş devletler yeni ordularını çekirge, sivrisinek vb oluşturacaklar. Bugün için revaçta olan iki tür sivrisinek ve çekirgeler. Sivrisinekler doğrudan insana, çekirgeler ise insanın gıdasına saldırıyor. Bu iki canlı türü de  kısa sürede milyarlarca adede kadar çoğaltılabiliyor. Ve buraya dikkat! Bu hayvanların  ömrü 2 – 3 en çok  4 ayı geçmiyor.

Yani virüs taşıyan  ve ömrü belirli bir süreyi geçmeyen, kısırlaştırılmış, milyarlarca sivrisinek ve çekirgeyi üretecek, sonra istediğin ülkeye  yönlendirecek , birkaç  ay içinde  hem düşmanından hem de  hayvan ordunun askerlerinden kurtulacaksın. Gönderdiğin virüsün aşısı da senin elinde olduğu içinde dünyanın tüm ülkelerinden korkunç miktarlarda sipariş alacak kasanı dolduracaksın.

“-İyi de kardeşim, virüslü çekirge veya sivrisineği düşman ülkeye nasıl göndereceksin? Bu çok saçma…” dediğinizi duyar gibiyim.

Amerika’da  Washington Üniversitesi’nde araştırmalarına devam eden  “ Dr. Barani Raman, laboratuvarda Amerikan çekirgesine microchip yerleştirmek suretiyle bomba kokusu aldığında bunu tanımlayabilecek ve uyarı verecek cyborg çekirge geliştirdi.” Çekirgeleri microchipler sayesinde yönlendirebilmeyi de başardı.

Çekirgeler, üzerlerine yerleştirilen ve 5G teknolojisi ile kontrol edilebilen microchipler sayesinde canlı birer robot haline “belki de uzun mesafelere yönlendirilebilecek birer katile” dönüştürüldü.

Sivrisineklere gelince …

Milyarlarca  hastalık taşıyan sivrisineği veya larvasını küçücük bir kutuda taşıyıp istediğin yer ve saatte serbest bırakmak zor olmasa gerek. ( Daha önce kısırlaştırılmış yüzbinlerce erkek sivrisineği belli bir bölgeye bırakarak o bölgedeki dişi sivrisinekleri aldatmayı başardıkları, dişi sivrisineklerin çiftleştiklerini ve yumurtalarının döllenmiş olduğunu düşünerek yumurtlama alanlarına boş yumurtalar bıraktıkları ve sayılarının kontrol altına alınarak o bölgede sivrisineklerin yol açtığı hastalıklar için önlem alınabildiği bilinen bir gerçek.)

Sonuç;

Görünen o ki artık savaş alanları, tanklar, jetler uzun menzilli füzeler ve patlayan bombalar olmayacak. Artık ülkelerde salgın hastalıklar, nedeni belirlenemeyen ve ilacı, aşısı bilinmeyen toplu ölümlere yol açan hastalıklar olacak.

Artık savaşlarda  insan yerine hayvanlar, bakteriler, virüsler kullanılacak.

Dünya ülkelerinin silah gücü denince , süper devletlerin ellerindeki virüs, bakteri  türlerinin öldürme gücüne ve  kısa sürede üretebilecekleri sivrisinek, çekirge vb sayılarının azlığına çokluğuna bakılacak.

Haa!.. Unutmadan. İngiltere de başlayan ve deney aşamasında olan bir uygulama var. İnsanlara da  “güya kişinin sağlığını kontrol amaçlı” microchipler yerleştiriyorlar. Söylenen, perdenin önünde sergilenen, insan sağlığını koruma adına bilimsel bir fayda sağlanması. Gerçekse sanırım  bir süre sonra hepimizin birer barkod  ve  sayıdan  ibaret,  bilgisayar programı ile yönlendirilebilecek, beyni kontrol edilebilen yeni bir dünya bireyi oluşumumuza  hazırlık.

Selam ve dua ile…