Muğla’nın eşsiz koyları, son yıllarda büyük inşaat projeleriyle tehdit altında. Özellikle Cengiz Holding’in Bodrum’daki Cennet Koyu’nda başlattığı proje, “ÇED gerekli değildir” kararıyla hız kazanırken, çevreciler ve yerel halk bu duruma tepkili. Peki, Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) raporları neden büyük şirketler için engel olmaktan çıkıyor?

Cennet Koyu’nda Rant Projesi

Cengiz Holding, Bodrum’un Gölköy Mahallesi’nde bulunan Cennet Koyu’nda 678 bin metrekarelik bir alanda otel ve rezidans projesi başlattı. İlk etapta, 7 Aralık 2023’te “ÇED gerekli değildir” kararı alındı ve sadece beş gün sonra Bodrum Belediyesi inşaat ruhsatı verdi. Ancak, bölge halkının yoğun tepkileri ve çevre örgütlerinin itirazları sonucu, Bodrum Belediyesi Ocak 2024’te projeye verilen 60 adet yapı ruhsatını iptal etti.

Cengiz Holding, bu kararı yargıya taşıyarak Muğla 1. İdare Mahkemesi’nden yürütmeyi durdurma kararı aldı. Şirket, inşaat faaliyetlerine hız kesmeden devam ederken, yerel halk ve sivil toplum kuruluşları doğanın yok edilmesine karşı mücadeleyi sürdürüyor.

Hattat Koyu’nda da Aynı Senaryo

Cennet Koyu’na komşu olan Hattat Koyu da benzer bir süreçten geçiyor. Hattat Bodrum Turizm ve Ticaret A.Ş., 57 dönümlük bir alanda 720 milyon TL’ye mal olacak turizm tesisi projesini hayata geçirmeye hazırlanıyor. Ancak burası aynı zamanda 3. derece arkeolojik sit alanı ve 2. derece doğal sit alanı statüsünde.

Projeye verilen “ÇED gerekli değildir” kararı, bir kez daha çevrecileri harekete geçirdi. Bölgede yaşayanlar, tarihi ve doğal değerlerin göz ardı edilerek rant projelerine onay verilmesine tepki gösteriyor.

ÇED Raporları Ranta Teslim mi?

Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) raporları, büyük ölçekli projelerin çevreye olan etkilerini analiz etmek ve bu projelerin doğaya zarar vermesini önlemek amacıyla hazırlanır. Ancak, son dönemde büyük şirketlerin projelerinde “ÇED gerekli değildir” kararlarının hızla alınması, bu sürecin işlevselliğini sorgulatıyor.

Özellikle Cengiz Holding gibi büyük müteahhitlik firmalarının projelerinde ÇED süreçlerinin ya atlanması ya da hızla olumlu sonuçlandırılması, devletin çevre politikalarının rant odaklı hale geldiğini gösteriyor.

Muğla’nın Doğal Mirası Tehlikede!

Muğla’nın eşsiz koyları, yapılaşmaya açılarak büyük sermaye gruplarına tahsis ediliyor. Oysa bu bölgeler, sadece turizm açısından değil, biyolojik çeşitlilik ve ekolojik dengenin korunması açısından da kritik öneme sahip.

Çevreciler ve sivil toplum kuruluşları, devletin ÇED süreçlerini bağımsız ve tarafsız yürütmesi gerektiğini savunuyor. Ancak şu anki uygulamalar, büyük sermayenin çıkarları doğrultusunda doğanın geri dönüşü olmayan bir şekilde tahrip edildiğini gösteriyor.

Şimdi sorulması gereken soru şu: Muğla’nın koyları sermayeye mi teslim edilecek, yoksa doğa ve tarih korunabilecek mi?