Muğla Haberleri

Muğlalı Sendika Başkanı Yıldız'dan açıklama: “Bıçak artık kemiğe dayandı”

Muğla Sosyal Güvenlik Kurumu önünde bir açıklama yapan Tez Koop. İş Sendikası Muğla Şube Başkanı Hüseyin Yıldız vatandaşların geçim sıkıntısı ile mücadele ettiğini kaydetti. Başkan Yıldız, “Sürekli sabırlı olmamız istendi. Ama artık bıçak kemiğe dayandı” dedi.

Tez Koop. İş Sendikası Muğla Şube Başkanı Hüseyin Yıldız yaptığı basın açıklamasında vatandaşların büyük bir bölümünün geçim sıkıntısı çektiğini söyledi. Yaptıkları açıklamalarda yaşanan sıkıntıları hep dile getirdiklerini ifade eden Başkan Yıldız, “Kişi başına düşen gelir artıyor ama işçinin ve emeklisinin geliri değil sefaleti artıyor” dedi.

Muğla Sosyal Güvenlik Kurumu önünde gerçekleşen ve oturma eylemi olarak devam eden basın açıklamasında Sendika Başkanı Hüseyin Yıldız şu görüşlere yer verdi; “Sıkıntılarımız devam ediyor. Hayat pahalılığı, Satın alma gücümüzdeki gerileme, Adaletsiz vergi sistemi, Kamu işyerlerinde ücret dengesizliği, İşsizlik, Güvencesiz çalıştırma ve Kayıt dışı ve mülteci istihdamı gibi sorunlar, başta işçiler olmak üzere, toplumun büyük bir bölümünün yaşama şartlarını ağırlaştırmaktadır. Yani mutlu bir azınlık dışında halkımız geçim sıkıntısıyla mücadele etmektedir.

Yaşadığımız sorunlara dikkat çekmek için önce geçtiğimiz ay 81 ilde basın açıklaması yaptık. Ardından 26 Ağustosta Tekirdağ/Çerkezköy’ de 3 Eylülde ise Zonguldak’ta on binlerce işçinin katıldığı mitingler yaptık. Sesimizi duyurmak istedik. Sağduyulu davranmaya gayret ettik. Diyalog kapılarını açık tuttuk. Ancak sonuç alamadık. Sürekli sabırlı olmamız istendi. Ama bıçak kemiğe dayandı. Bundan sonra sözümüzü meydanlara yüzbinler ile söyleyeceğiz. Ekonomik krizin bedelini işçiler olarak biz ödeyemeyeceğiz. Markette, pazarda, temel tüketim ürünlerinin de, tepeden tırnağa her şeye her gün zam geliyor. Dün aldığımız aynı fiyatla bugün alamaz olduk. Okullar açıldı, eğitim masrafları altından kalkılamaz hale geldi. Analar, babalar “Çocuğumuzu okula nasıl göndereceğiz” diyor. Elektriğe ve doğalgaza geçtiğimiz aylarda yüzde 28 zam geldi. Önümüz kış… İşçisi, emeklisi kışı nasıl geçireceğiz diye kara kara düşünüyor. Kişi başına düşen gelir artıyor ama işçinin ve emeklisinin geliri değil sefaleti artıyor. Ülkemizde gelir adaleti hızla bozuldu. İşçilerin milli gelirden aldığı pay azalırken işverenlerin payı her geçen gün artmaktadır. Buradan tekrar söylüyoruz: Askeri ücretin açlık sınırının altında olduğu, en düşük emekli maaşının asgari ücretten de düşük olduğu bir toplumda huzuru tesis etmek mümkün değildir. Sosyal barış olmaz. Geçmiş yıllarda da ekonomik krizler yaşandı. Gelişim şartları ağırlaştı. Ancak bu dönemde olduğu kadar yoksulluk görülmedi işçiler mağdur olmadı. Enflasyon kadar ücret zammı yoksulluğun sürmesidir. Kaldı ki açıklanan enflasyon yaşadığımız gerçeğin çok uzağıdır. Bizi yansıtmıyor. Açıklanan resmi enflasyona göre belirlenen ücret zammı bizi daha da yoksullaştırıyor. Gerçek enflasyon oranları açıklanmazsa bu kayıp daha da artacaktır. Enflasyonun bir an önce gerçek seviyesinde açıklanması için gerekli adımlar atılmalıdır. İşçiler enflasyonun sebebi değildir. Enflasyonu düşürmek için fedakarlığı kazancını ve servetini arttıranlar yapmalıdır. Ülkemizde gelir adaletini sağlamak için vergide adaletin sağlanması gerekir. Az kanandan az çok kazanandan çok vergi alınmalıdır. Bu ülkenin sağladığı kaynakları kullanarak servet elde edenler var. Ama işçinin ödediği kadar vergi vermiyorlar. İşçiler 12 ay çalışmakta ve fakat 2.5 aylığını vergi olarak ödemek zorunda kalmaktadır. Yaptıkları her harcamada KDV’si ÖTV’si olmak üzere ödediği dolaylı vergi var. Vergi sisteminde acil olarak düzenleme yapılmalıdır. Gelir vergisi tarife basamakları ve oranları kabul edilebilir düzeyde güncellenmelidir. İşçi için yüzde 15 ‘de sabitlenmelidir. İşçilere yapılan sosyal amaçlı ödemelerden vergi kesilmemelidir. Kamu kesimi toplu iş sözleşmelerinde yaşanan sıkıntıyı biliyorsunuz. 2023 yılında çerçeve anlaşma protokolü kapsamında imzalanan toplu iş sözleşmelerinin yürürlük başlangıç tarihleri farklıdır. Enflasyonun yüksek olması sebebiyle sözleşme başlangıç tarihleri arasındaki bir aylık zaman farkı bile ücret zammı açısından soruna yol açmıştır. Kamu bir ücret dengesizliği ortaya çıkmıştır. Bu sorun, işyerlerinde huzursuzluğa yol açmaktadır Ücretlerde ortaya çıkan farklılık, çalışma barışını ve üretimi olumsuz noktaya taşıyabilecek noktaya gelmiştir. Acilen, ek çerçeve anlaşma protokolü yapılması talebimizi yaptık. Yürürlük başlangıç süresi Ocak ayı olanlarla, 1 Şubat ve ilerleyen aylarda olan toplu iş sözleşmelerindeki ücret zammı oranı arasındaki fark ortadan kaldırılmalıdır.

Sosyal güvenlik sistemimizde birçok sorun çözüm beklemektedir. Ancak bu sorunlara yenileri de eklenmektedir. Emekli aylığı bağlanmasında geçmişte yapılan düzenlemelerin ne anlama geldiği bugün daha iyi anlaşılmaktadır. Aynı iş yerinde aynı dönemde çalışan iki işçiye emekli aylığı başvuru tarihleri farklı olduğu için farklı aylık bağlanabilmektedir. Uygulanan sosyal güvenlik sistemi nedeniyle, enflasyon farkının yüksek olduğu bu dönemde, 2024 yılı içerisinde emekli aylığı talebinde bulunanların emekli aylıkları, 2025 yılında başvuracaklara göre daha fazla olacaktır. Bu durum birçok işçinin emeklilik başvurusu yapmasına sebep olmaktadır. Nitelikli çalışanlar oluşacak fark sebebiyle emekli olmayı tercih etmektedir. Bu mağduriyetin yaşanmaması için gerekli yasal düzenlemeler yapılmalıdır. İşçinin hak kaybına uğramasının önüne geçilmelidir. Geçimini emeği ile sağlayan işçilerin emeklilik döneminde önemli bir güvencesi alacağı kıdem tazminatıdır. İşçiler geçmiş yıllarda kıdem tazminatları ile iyi kötü bir ev alabilmekte, çocuklarını evlendirmekteydi. Bu sebeple yıllarca kıdem tazminatına her el uzatıldığında, meydanlarda ‘kızımın çeyizi oğlumum düğün parası’ dedik, ortadan kaldırılmasına karşı durduk. TÜRK-İŞ olarak verdiğimiz mücadeleye bu güne kadar kıdem tazminatına dokundurtmadık. Ancak kıdem tazminatı da zaman içinde eridi. Kıdem tazminatı tavanı uygulanması işçilerin mağduriyetini her geçen gün arttırdı. Bu mağduriyetin ortadan kaldırılması için kıdem kıdem tazminatı tavan miktarının brüt asgari ücretin 7,5 katı olması gerekmektedir. TÜRK-İŞ, sadece işçinin değil emeklinin, çiftçinin, esnafın yani dar ve sabit gelirli geniş kesimlerin insana yakışır şartlarda yaşanması için mücadele etmektedir. Sendikalı işçi ile örgütlü işçi, memur ile işçi, sigortalı işçi ile kayıt dışı çalışanı ve mülteciyi karşı karşıya getirmeye çalışıyorlar. İşsizlerin iş beklentisiyle çalışanlara baskı kurulmak isteniyor. Türkiye ucuz içgüdü ülkesi olmayacaktır. Rekabet düşük işçi maliyet sağlanmamalıdır. Zorlu çalışma şartlarını yaşıyoruz. Geçim sıkıntısını biz çekiyoruz. Bozulan ekonominin bedelini biz ödemeyeceğiz. Yaşasın TÜRK-İŞ. Yaşasın Emek, Barış Ve Özgürlük Mücadelemiz”