Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın Körfez turunu izleyen gazeteciler arasında yer alan ve Cumhurbaşkanlığı uçağıyla programı takip etmek amacı ile Mekke’ye giden gazeteci kardeşimiz Fulya Öztürk kendi sosyal medya hesabından, Umre ziyareti yaptığını duyurdu. Program arasında dinlenmeyi, uyumayı, üç karış yatıp beş karış kalkmayı da tercih edebilirdi ama yapmadı, kutsal topraklara kadar gitmişken bu fırsatı değerlendirmek istemiş hepsi bu. Kim olsa aynı şeyi yapar diyemiyoruz gelen onlarca linç paylaşımlarından sonra. Düşünüyorum aynı imkan çoğumuza tanınsa aynı eylemi biz de yapar mıydık diye, ne var bunda? Yapılabilir…

Geçtiğimiz hafta içinde Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın Suudi Arabistan ziyaretini takip etmek için diğer basın mensuplarıyla beraber, özellikle deprem bölgesinden gelen haberlerde sık sık gerek ekranlarda gerekse sosyal medyada simasına aşina olduğumuz, başarılı, tabir yerinde ise kadın gibi kadın, adam gibi adam diyebileceğimiz kardeşimiz Fulya Öztürk ‘te ziyarete dahil olanlardan. Kabe’yi ziyaret etmesinin dışında kimseden ses çıkmadı gördüğüm kadarıyla. Eğer Avrupa ülkelerinden birine gitmiş olsaydı, orada bir gece kulübünden ya da farklı bir konumdan yer bildirimi yapış olsa yine aynı kesimden aynı tepkileri alır mıydı? Ne dersiniz?

Asıl linçin sebebi Fulya Öztürk’ün Kabe ziyaretini adabına uygun giyinip başı kapalı yaptığı paylaşım mı? Yer bildirimi yaptığı Mekke mi? Neden sosyal medyada linçe maruz kaldı bu kadar, saldırıya uğradı anlaşılır gibi değil gerçekten.

Çoğumuzun sosyal medyanın bir kaçında hesaplarımız var değil mi? Tercihimize ve yaş gruplarına göre kullandığımız alanlarda paylaşımlar yapıyoruz. Doğum günleri, ölüm yıl dönümleri, tatil fotoğrafları, sahilde bir dostla içilen çay kahve kareleri, denize doğru uzatılan ayakların parmaklarından tutun da, yeni doğmuş bebek, çiçek, böcek, her çeşit hayvan fotoğrafından anlamlı kınayeli sözlere kadar neler paylaşmıyoruz ki kendimize özel olan sayfalarımızda. Mutluluklar paylaştıkça çoğalır üzüntüler paylaştıkça azalır düşüncesi ile düğün, nişan, cenazelere katılım sağlamıyor muyuz? Fulya Öztürk’ün paylaştığı fotoğrafa baktığımda mutlu olduğu, huzur dolduğu bir anın paylaşıldığını gözlemledim. Ara ara çoğumuzun yaptığı paylaşımlardan tek farkı; çoğu kişinin gitmek isteyip imkanı olmadığı için gidemediği kutsal topraklara bir şekilde vesile olunsa gidilse kim olsa aynı paylaşımı yapardı diye düşünüyorum. Aynı paylaşımı Maldivler’de bir otele gitseniz de yaparsınız eminim.

Mesleği ile ilgili bir eleştiri olsa eminim kendisi de tüm eleştirileri kabul edecektir, yadırgamayacaktır hakkında yapılan onca saldırıyı. Adana’nın bağrından çıkmış ekmeğini kazanan Anadolu Medyasının sorunlarını iyi bilen, sahada küçükle küçük büyükle büyük olabilen empati kurmakta hiç zorlanmayan kardeşim; yolun açık olsun, kendi doğrularınla arkana bakmadan yürümeye devam et, sana güç veren doğru olanı yaptığından emin olarak hareket etmen olacaktır.

“Saygı mecburidir ama sevgi özgürlük ister” seni sevmek zorunda değiller ama herkese gösterdikleri saygıyı sana da istemeseler de göstermek zorundalar. Herkese duyulan saygı Fulya Öztürk’e neden kısıtlansın ki!

Çuvaldızı başkasına batırırken iğnenin ucunu da kendimize değdirsek fena olmaz değil mi?

Sevgiyle…

whatsapp-image-2023-07-20-at-18-09-43.jpeg