Yazının başlığına bakıp ne oluyor yine diyeceksiniz olan belli aslında. Son dönemde Muğla’da yaşananları aklım almıyor. Düşünün Bir takımın kalecisi silahlı saldırıya uğruyor Muğlaspor Başkanının ağzını bıçak açmıyor. Benim anlamakta zorlandığım kısım işte burası. Bir kulüp başkanı olayın sıcaklığının geçmesinin ardından değerlendirmesini yapar ve açıklamasını yapar. İki farklı açıklama yapma şansı var. 1-Kalecimizin yaptığı uygunsuz davranışlardan ötürü kulübümüzle ilişkisi kesilmiştir. 2- Kalecimize yapılan saldırıyı kınıyoruz, sporcumuzun yanındayız.

***

Kendilerini farklı gören herkes toplum içinde eriyerek kaybolur gider. Has bel kader yolu Muğla’ya düşmüş ardında da bu şehrin rahatlığına yaşam kalitesine alışıp burada kalanlar ya bu şehrin yaşam şekline uyacak kimsenin huzurunu bozmayacak yada bu şehirde yaşamaktan vazgeçecek.

***

İnsanlar neden silah kullanır? Ya avlanmak yada kendini korumak için. Peki eğer şehrin merkezinde isen neden silah taşırsın? Korktuğun bir şey mi var yoksa avlamak isteğin bir şey mi var? Küçük İtalyan mafyası heveslileri şehrin içerisinde dolaşırken Emniyet Müdürlüğü, Savcılık ve Valilik ne işe yarar merak ediyorum. Memleketleri üzerinden kendilerini ayrıcalıklı gibi lanse eden bir çok yerde imtiyaz sahibi olabilmek için bunu kullananlar farkında mı her etkinin bir tepkisi mutlaka vardır.

***

Şehre sahip çıkmak, bir çivi çakmak, yatırım yapmak, vizyon kazandırmak, yatırımcıya destek olmak ve kent kültürünü ortaya çıkarıcı faaliyetlerde elini taşın altına koymak isteyenlerin önündeki en önemli engelin şehre hiçbir katkı sağlamadan, üretmeden,  herhangi bir proje veya fikir ortaya koymadan mikro milliyetçilik üzerinden şehri illegal yönetmeye kalkışan ve sonra da bu şehrin sahibi pozlarında caka satıp ahkâm kesen zihniyetlerdir.

***

Muğla’da yaşayan insanlar etliye sütlüye pek karışmayı sevmezler ancak “Bam Telleri”ne basıldı mı da kontrol etmek kolay değildir. Tarihte de buna benzer bir çok örnek mevcut. Dr. Cemil Şerif Baydur (Hastane Operatörü), Hacıkadızade Hafız Sabri Bey-Aksoy (Muğla Sandık Emini), Zorbazzade Emin Kamili Bey-Ereörnek (Çiftçi), Sinanzade M.Cemal Bey-Artuç (Dava Vekili), Serezlizade Memiş Efendi-Serez (Belediye Meclisi Üyesi), Selimzade İsmail Efendi-Ünal (Molla-İmam), Mestan Efendi (Kereste Tüccarı), Serficeli Reşit Bey (Mutasarrıf Hilmi Bey kardeşi), Bozüyüklü Hacı Süleyman Efendi (İl Genel Meclisi Üyesi), Mehmet Cemal Karamuğla (Orman Mühendisi), Dr. Hüseyin Avni Ercan-Topaloğlu (Hastane Doktoru), İskender Alper (Mekteb-i Hukuk öğrencisi), İbrahim Bey (Muğla Jandarma Mülazımı), Gölcüklüzade Şevket Bey (Çiftçi), Tokuçzade Ömer Azmi Bey (İstatistik memuru), Türidizade Kamil Bey-Türer (Tüccar), Karamollazade Ethem Efendi-Karaturhan, Ayaydın (Çiftçi), Osman Bey (Eczacı), Şekerzade H.İbrahim Efendi (Usta, Taşeron), Mehmet Bey (Muğla Hapishane Müdürü), Kerimoğlu Eyüp Efe…. Bu isimleri tanımayanlar Muğla’nın günlük konformist yaşam tarzına bakanlar yanılırlar.

***

Muğla’da yaşayan Muğlalılar ve yabancılar (Sonradan Yerleşenler) ile birlik ve beraberlik içinde kimseye zarar vermeden hayatlarını sürdürmeye devam ederler. Yaşananların ardından farklı şekillerde ortamı germe tehdit ve cebirle insanları sindirme korkutma yolunu seçenler bir ayrışmanın tohumlarını atıyorlar ki bu tohumlar yeşerirse ne kalacak ev nede iş yapacak dükkan bulma şansları kalmaz. Bunu bu güne kadar deneyen kim olduysa hep kaybetti.

***

Buradan sonra iş Muğla Valisi Amir Çiçek’e düşüyor. Şehrin en büyük mülki amiri olarak yaşananlara seyirci kalmaz ve gereken önlemleri aldırırsa Muğla yaşanası bir şehir olmaya devam eder. Sayın vali bunu başarabilecek muktedirde bir insan. Peki ya yapmazsa? O zamanda tarih tekerürüden ibaret olur, garajda, şehrin giriş çıkışında, sokakta, parkta bahçede herkes kendini korumak için kendi güvenlik ekibini kurar buda işte o tohumların yeşerip ayrık otu gibi her yerde bitmesini sağlar.

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN MUĞLA'DA CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN MUĞLA'DA

Yazımın başlığında da söylediğim gibi “HERKES AKILLI OLACAK”.

Editör: Gazete Muğla