Ekonomist Mahfi Eğilmez, 2025 yılı Ocak ayında yapılacak asgari ücret artışıyla ilgili olarak yüzde 35’lik bir tahminde bulundu. Eğilmez, bu artışın emekçilerin geçim sıkıntısına çözüm oluşturacağı ve hükümetin, işçi haklarına duyarlı bir yaklaşım sergileyeceği düşüncesiyle yapılmasının gerektiğini belirtti.
Eğilmez, ayrıca asgari ücretin geçmiş enflasyona göre değil, beklenen enflasyon oranına göre artırılmasının daha doğru olacağına dikkat çekti. Eğilmez, emekçilerin, aldıkları maaşlarla geçinmenin giderek zorlaştığını belirterek, hükümetin bu zammı, toplumun ekonomik iyileşme sürecine katkı sağlamak için atması gereken önemli bir adım olarak değerlendirdi.
Faiz İndirimi ile Ekonomik İstikrar Sağlanabilir
Mahfi Eğilmez, aynı yazısında Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'nın (TCMB) faiz politikalarına dair önemli açıklamalarda bulundu. Merkez Bankası, sekiz aydır politika faizini yüzde 50 seviyesinde tutuyor. Eğilmez, bu yüksek faiz oranlarının ekonomik büyümeyi engellediğini, enflasyonun kontrol altına alınması adına gerekli olan faiz indiriminin ancak Aralık ayında yapılabileceğini öngördü.
Eğilmez, "Faiz indirimi, sadece sanayicilerin ve küçük işletmelerin kârlarını korumalarına yardımcı olmakla kalmaz, aynı zamanda iş gücü maliyetlerinin azaltılmasına da olanak sağlar," diyerek, ekonominin yeniden canlanması için faiz indiriminin önemine vurgu yaptı. Ayrıca, bu indirimin reel sektöre destek sağlayarak ekonomik büyüme oranlarını iyileştirmeyi amaçladığını ifade etti.
Asgari Ücret Artışının Ekonomik ve Toplumsal Yansımaları
Eğilmez, asgari ücret artışının sadece ekonomik gerekliliklerden değil, aynı zamanda toplumsal taleplerden de kaynaklandığını belirtti. Özellikle düşük gelirli kesimlerin yaşadığı geçim sıkıntısı, hükümetin bu konuda bir çözüm geliştirmesini zorunlu hale getirmiştir. Eğilmez, iş gücü maliyetlerinin artmasıyla birlikte, hükümetin asgari ücret artışını ekonomik dengeyi gözeterek yapmasının gerektiğini savundu. Ancak, bu artışın sadece enflasyon oranına göre değil, iş gücü piyasasında yaşanan zorluklara ve emekçilerin yaşadığı maddi sıkıntılara paralel olarak yapılması gerektiğini belirtti.
Ayrıca, eğilimleri göz önünde bulundurarak, Türkiye'nin yüksek enflasyon oranları ve ekonomik daralma süreci göz önüne alındığında, asgari ücret artışının ekonomik dengeyi iyileştirecek şekilde planlanması gerektiği üzerinde durdu. Eğilmez, hükümetin, bu tür ekonomik tedbirlerin yanı sıra, emekçi sınıfın yaşadığı ekonomik zorlukları da göz önünde bulundurarak adımlar atması gerektiğini ifade etti.
İş Dünyasındaki Zorluklar ve Beklentiler
Eğilmez, son olarak, iş dünyasında yaşanan zorluklara da değindi. Sanayicilerin, KOBİ'lerin ve esnafın satışlardaki düşüş nedeniyle kârlarının azaldığını belirten Eğilmez, bu nedenle iş gücü maliyetlerinin önemli bir gider kalemi haline geldiğini söyledi. Asgari ücret artışının, ekonomik daralma ve küçük işletmelerin yaşadığı zorluklar göz önüne alındığında, reel sektörün iş gücü maliyetlerinin artırılması anlamına gelmemesi gerektiğini ifade etti. Eğilmez, hükümetin bu artışı, beklenen enflasyon oranına göre yaparak, ekonomik istikrarı sağlama amacına ulaşacağını ve iş gücü piyasasında dengenin korunacağını öngördü.
Eğilmez, yazısında, asgari ücret artışının enflasyonla uyumlu bir şekilde yapılmasının, uzun vadede hem iş gücü piyasası hem de genel ekonomi için olumlu sonuçlar doğuracağını vurguladı. Sonuç olarak, hükümetin bu önemli kararları, hem emekçilerin hem de iş dünyasının taleplerini dikkate alarak, ekonomik büyüme ve istikrarı artırmak adına alması gerektiği ifade edildi.