Demokratik Kongo Cumhuriyeti'nin Katanga kentinde, yerel halk dağın çöküşünü alkışlarla izlerken, dağdan kopan dev kaya parçaları ve bakır, kenti neredeyse yerinden sürüklüyordu. O sırada çevredeki insanlar hızla kaçtı. Şans eseri herhangi bir yaralanma yaşanmadı.
ZENGİN MADENLER, BATILI ŞİRKETLERİN ELİNDE
Katanga, Afrika'nın en büyük maden yataklarına sahip 450 kilometre uzunluğundaki maden şeridinin son noktasında yer alıyor. Bu bölge, özellikle bakır gibi değerli minerallerle zengin. Ancak bu kaynakların büyük bir kısmı, genellikle İsviçre ve ABD merkezli şirketlerin elinde bulunuyor. İnsan hakları örgütleri, Kongo'nun bu doğal zenginliklerinin yerel halkta kalması gerektiğini vurguluyor.
Kongo Demokratik Cumhuriyeti'nin madenleriyle ünlü Katanga kentinde yaşanan dramatik olay, hem doğal bir afetin gücünü hem de ülkenin karmaşık ekonomik ve siyasi yapısını gözler önüne serdi.
Yerel halkın dağ çöküşünü alkışlarla karşılaması, ilk bakışta tuhaf görünse de, durumun karmaşıklığını yansıtıyor. Bu tepkinin altında yatan neden, bölgedeki derin yoksulluk ve maden kaynaklarının adil dağıtılmaması olabilir. Yerel halk, yeni ortaya çıkan bakır rezervlerinin kendilerine ekonomik bir gelecek vaat ettiğini umuyor olabilir.
Afrika'nın en büyük maden yataklarına sahip olan Katanga, yıllardır uluslararası şirketlerin ilgi odağı olmuştur. Özellikle bakır, altın ve kobalt gibi değerli mineraller açısından zengin olan bölge, bu şirketler için önemli bir gelir kaynağı olmuştur. Ancak bu zenginlik, yerel halkın yaşam koşullarında pek bir iyileşme sağlamamıştır.
2022'de yaşanan yolsuzluk skandalı, Kongo'nun doğal kaynaklarının nasıl sömürüldüğüne dair çarpıcı bir örnek teşkil ediyor. Ülkenin bir milyar dolarlık gelirinin İsviçre'ye aktarılması, yerel halkın haklarının nasıl çiğnendiğinin bir göstergesi.
