Geçtiğimiz günlerde yaptığı yazılı açıklama ile Muğla Sıtkı Koçma Üniversitesi Rektörü Mansur Harmandar’a sorular yönelten Büyük Birlik Partisi İl Başkanı Harun Akın üniversiteden yapılan açıklamanın kendilerini daha da şüpheye düşürdüğünü ifade ederek, “Rektörlüğümüz bir basın açıklaması ile sorduğum sorulara cevap vermeye çalıştı ama cevap verirken aldığımız cevaplar bile şüphelerimizi bir kat daha arttırmıştır” dedi. Yazılı açıklama yapan BBP İl Başkanı Harun Akın açıklamasında şu görüşlere yer verdi. “14.06.2016 günü Üniversitemizdeki FETÖ yapılanmasına karşı mücadele ile ilgili bir basın açıklamam olmuştu ve orada bazı şüphelerimizi dile getirip bazı sorular sormuştuk. Rektörlüğümüz bir basın açıklaması ile sorduğum sorulara cevap vermeye çalıştı ama cevap verirken aldığımız cevaplar bile şüphelerimizi bir kat daha arttırmıştır. Mesela 2010 Aralıktan, yani rektörün göreve gelmesinden itibaren ve 17-25 Aralıktan sonra 6 ay daha Haziran 2014’e kadar rektör yardımcılığı yapan ve şimdi firari olan Mustafa Işıloğlu ile ilgili tek bir kelime edilmemiştir. Biz kamuoyu adına sadece soruyoruz: Işıloğlu’nun rektör yardımcılığı görevlendirmesinde FETÖCÜ olduğu etkili olmuş mudur? Rektör yardımcısı Bayram Akça’nın fetöcülük’ten atılan dekan zamanında Tıp Fakültesi Yönetim kuruluna alınması konusu inkar edilmiyor ama “yasal çerçevede olabilir” deniyor. Bazı şeyler yasal olur ama etik olmaz. Yönetim kuruluna girecek Akça’dan başka Fen bölümlerinden ve tıbba daha yakın alanlardan öğretim görevlisi yok muydu da AKÇA alındı göreve? Diğer rektör yardımcısı Volkan Coşkun’un fetöcülere adam devşirme ve algı oluşturma toplantıları olan Türkçe Olimpiyatları bilim kurulunda görev alması ve Nazlı Ilıcak’ın fetöcüleri savunduğu konferansa firari fetöcü Mustafa Işıloğlu ile birlikte katıldığı reddedilmiyor ve ikisi de 17-25’ten önce denerek bahane bulunmaya çalışılıyor. Fetöcüler 17-25’ten önce rahattılar ve ortalıkta belli idiler. Şimdi kendilerini gizleyenlerin ve kriptoların izi 17-25’ten önce sürülürse ortaya çıkar. Üniversite fetö ile mücadeleye 17-25 sınırlaması koyuyorsa, bu tarihlerden sonra kendini gizleyen fetöcüleri nasıl ortaya çıkaracak?
Rektörlük açıklamasında, Mustafa Işıloğlu ve Volkan Coşkun’un Nazlı Ilıcak’ınfetöcüleri savunduğu konferansa katılmalarını “zamanın siyasi yöneticilerine eşlik etmek” şeklinde açıklanmıştır. Üniversitenin ve akademik personelin işi, siyasilere eşlik etmek midir? Volkan Coşkun’un Türkçe olimpiyatlarında görev alması, “O zaman siyasiler ve bürokratlar da olimpiyatlarda görev aldı. Volkan Coşkun da onlarla beraber görev aldı” denmesi, sorumuzun cevabı değildir. O mantıkla bakılırsa, fetöcülerin adam devşirme ve olumlu algı oluşturma operasyonları olan bu olimpiyatları fetöcüler değil de o siyasiler ve bürokratlar mı düzenledi kabul edilecek? Fetöcüler o tür organizasyonlarda sömürecekleri bürokrat ve siyasilerin gönüllerini alarak mevki ve makamlarından faydalanmak isterler. Olimpiyatta görev alanların bazıları bu tür şahsiyetlerdir ama bu tür şahsiyetleri organize edenler de fetöcülerdir. Bizim sorumuz şu: Volkan Coşkun, olimpiyatta hangi özelliği ile görev almıştır? Onun bir doçentken olimpiyat düzenleyicilerinin faydalanacağı hangi mevki ve makamı vardır? Şayet mevki ve makamı yoksa, olimpiyatlara hangi özelliği ile dahil edilmiştir? Bizim bilmediğimiz başka bir özelliği mi vardır Coşkun’un? Rektörlük açıklamasında üniversiteyi yıpratmaya çalıştığımız iddiası yer alıyor. Biz, devletin ve kurumlarının zerrece yıpratılmasına son derece karşı olan bir siyasi hareketiz. Sorduğumuz sorular, üniversiteyi yıpratmak amaçlı değil, üniversite gibi önemli bir kurumdan fetöcülerin bir an önce temizlenmesi amacına yöneliktir. 15 temmuzda gördük ki, kahraman ordumuza sızan fetöcüler, devletin gücünü ve silahını bu millete karşı kullanarak, devleti çok büyük bir zaafa uğratmış ve itibarsızlaştırmaya çalışmışlardır. Devleti ve kurumları esas yıpratan fetöcülerden devlet kurumlarını temizlemek için sorular sormak, niye yıpratmak olsun. Ayrıca, üniversitemizi yıpratmaya çalışsaydık, elimizde rektörün eşinin kapatılan fetöcü Gökkuşağı derneği faaliyetlerindeki fotoğraflarını kullanırdık ama biz bunları kullanıp üniversitemizi yıpratma yolunu seçmedik. Ayrıca yukarıda da açıkladığım gibi yapmış olduğum basın açıklamasına ait bilgiler gizli yada hayali değil internet ortamında mevcuttur.Üniversitemizi yıpratmak,itibarsızlaştırmak gibi bir olgu içerisinde olsam kulaktan duyma sayfalar dolusu ancak doğruluğunu bilmediğim hakkınızda ki birçok iddiayı gündeme taşırdım.Yine ülkücü ve milliyetçi biri olarak Devletimizin her bir kurumu bizim namusumuzdur ve yalan,yanlış iddialarla itibarsızlaştırmak gibi bir oluşum içerisinde bulunmam asla söz konusu olamaz. Rahmetli genel Başkanım Şehit Lider Muhsin Yazıcıoğlu’ndan aldığım adap, edep ve terbiye dahilinde siyasetimi ve vatandaşlık görevimi yerine getirmekten başka hiçbir amaç ve gayem yoktur.Kişiselikballer,Kişiselistikballer,Bireyselmenfaatler,Bizim kitabımızda yazmaz.Biz varsak asil Türk Milleti için varız. Biz milletine çevrilmiş tank namlularına selam durmayan bir gelenekten geliyoruz. 15 temmuz gecesi halka çevrilen tanklara ve tankların namlularını doğrultan fetöcülere karşı çıktık ve gene karşı çıkarız. Amacımız üniversite gibi değer verdiğimiz bir kurumda fetöcülerin bir an önce temizlenmesi ve bu temizlenmeye engel olanlar varsa, onlarında bir an önce bertaraf edilmesidir. Yani aslında üniversiteyi yıpratmaya çalışmıyoruz, tersine üniversitenin şüphelerden kurtularak onurunu korumasına katkıda bulunuyoruz. Ayrıca, sorduğumuz soruların kaynağının hepsi internettir. Belgesiz ve bilgisiz sorular sormuyoruz. Sayın rektörden ricamız, eleştirilere cevap vermek yerine, üniversitemizi söz konusu yapıdan bir an önce temizlemek ve üniversitemizin onurunu kurtarmaktır.” Sinan Boyacı