Ahmet Aras’ın 17 milyon TL değerindeki yeni makam aracı haberi ile yıllar önce İsveç’in en popüler siyasetçilerinden ve adı geleceğin başbakanı olarak anılan Mona Sahlin’in, devletin kredi kartıyla şahsi alışveriş yapmasının ortaya çıkarılmasını karşılaştırdım.
İsveç Devletinin Kredi Kartıyla Çikolata Aldığı İçin Siyasi Yaşamı Sona Erdi
İsveçli siyasetçi Mona Sahlin’in devletin kredi kartıyla yaptığı şahsi harcamalar, siyasi yaşamının sonlanmasına yol açmıştı. Mona Sahlin, devlete ait kredi kartıyla yaptığı alışverişler arasında Toblerone marka çikolata aldığı için bu olay “Toblerone skandalı” olarak anılmıştı.
Bu arada Ahmet Aras’ın 17 milyon TL değerindeki zırhlı Audi A8 makam aracının fiyatından, 2.995 cc motor hacmine kadar tüm detaylarını öğrendik.
Bu bilgileri haberleştiren gazeteci Kenan Gürbüz’ü bir meslektaşı olarak kutlarım. Türkiye gibi ülkelerde bu tip haberler skandal etkisi yaratabilir. Ancak, bir skandal değil.
Tepki Çekebilir
Türkiye’deki ekonomik koşullar ve özellikle Cumhurbaşkanlığı tarafından ilan edilen tasarruf önlemleri göz önünde bulundurulduğunda, bu haberin dikkat çekici ve tepki çekecek bir yanı olduğu açıktır.
Ancak İsveç’teki skandal, bir araştırma sonucu ortaya çıkmıştı. Ahmet Aras ise hiç çekinmeden bu makam arabasını Muğla Büyükşehir Belediyesi’nin önüne park etmiş. O nedenle yazımın başlığına “Ahmet Aras’ın 17 milyonluk makam arabası skandal mı?” başlığını attım.
Peki, Bu Avrupa’da Aynı Etkiyi Yaratır Mıydı?
Avrupa’da bu tür makam araçları, yüksek güvenlik standartlarına sahip üst düzey yöneticiler için sıradan kabul edilebilir. Çünkü Avrupa’daki ekonomik refah ve kamu yönetimi anlayışı, bu tür harcamaları daha normal karşılıyor.
Türkiye’de ise bu durum daha çok dikkat çekiyor
Ancak Türkiye’de ekonomik sıkıntıların yaşandığı, enflasyonun yüksek olduğu ve halkın temel ihtiyaçlarını karşılamakta zorlandığı bir dönemde, böylesine yüksek maliyetli bir makam aracı, kamuoyunda tepki yaratması kaçınılmazdır. Özellikle kamunun tasarruf çağrılarının yapıldığı bir dönemde, böylesi bir harcama, kamu kaynaklarının nasıl kullanıldığını sorgulayan eleştirilerin hedefi olabilir.
Halk, yerel yöneticilerin ve kamu görevlilerinin harcamalarında daha hassas ve sorumlu olmalarını bekler. Bu tür araçların güvenlik ihtiyacı için gerekli olup olmadığı tartışılabilir, ancak zamanlama ve maliyet konuları bu durumu eleştirilere açık hale getirir.
13 İlçesi Arasında Mekik Dokuyan Bir Başkan
Sonuçta Ahmet Aras, Muğla’nın 13 ilçesi arasında her gün mekik dokuyor. Aracın zırhlı olması da, terör tehdidi olan Türkiye’de gerekli olabilir. Zırhlı olması, trafik kazalarına karşı bir önlem olarak da düşünülebilir.
Söz konusu makam arabasının plakasının, resmi plakalı araçlarda olduğu gibi siyah olmaması da dikkatimi çekti.
Acaba Ahmet Aras’ın şahsi arabası mı, yoksa makam şoförünün kullandığı belediyeye ait bir araç mı, sorusu aklıma gelmedi değil.
Eğer durum böyleyse Ahmet Aras’ın devletin tasarruflarına uyması gerekmez. Eğer araç devletin ise, alınan verilen ortada. Sonuçta Türkiye’deki diğer makam araçlarının fiyatı ve araç özellikleri de Ahmet Aras’ın 17 milyonluk makam aracına uygunmuş. Yine de, meslektaşım Kenan Gürbüz imzasıyla okuduğumuz bu haber, Muğla’daki gazetecilere karşı bir atlatma haberi niteliğinde, bu açıdan değerli.
Tandoğan Uysal