Siyasetten uzak kalmak pek mümkün olmuyor şu sıralar. Ne zaman köşe yazısına başlasan siyaset dışı yazmaya çalışsam da bir türlü işin ucunu yorumlarla yine siyasete dayıyorlar. Aslında tüm bunların çıkış noktası hep aynı. Belirli makam hırsları, eyyamcılar hepsinin çıkış noktası kendi menfaatleri. Muğla yada Muğla’da yaşayanlar hiçbirinin umurunda değil.

***

Sezen Aksu’nun sesinden yıllarca dinlediğimiz o güzel şarkı geldi aklıma.

zaman sadece birazcık zaman

geçici bu öfke bu hırs bu intikan

acılarımız tarih kadar eski

nefes alıp vermek misali olağan

 

zaman sadece birazcık zaman

son bulduğu yerde sevgiler bir tek an

böyle benzer hisler etrafımda

alışkanlıklarımız bile sıradan

***

Her şey için gereken en önemli materyal zaman. Gitme zamanı gelmişse dur, demenin; zaman geçmişse dön, demenin ve her şey bitmişse ‘yeniden’ demenin; hiçbir anlamı yoktur aslında. Bunlara rağmen direniyorsan dalgalara karşı yüzen yüzücü ile rüzgara karşı koşan atletten farkın yoktur. Her ikisi de çok enerji çok çalışma ister. Kendinde bu gücü görürüsün ama dalgalar yada rüzgarın şiddetini kestiremiyorsan işin zor. Zorluğunu da yaşamaya devam ediyorsun demektir. Bu şarkının kalan sözleri nasıldı hatırlamaya çalışayım derken geri kalan kısmı baya da manidar geldi.

Menteşe'deki Vatandaşlara Önemli Duyuru... Menteşe'deki Vatandaşlara Önemli Duyuru...

***

gidiyorum bütün aşklar yüreğim de

gidiyorum kokun hala üzerimde

sana korkular bıraktım bir de yani başlangıçlar

bir kendim bir ben gidiyorum

Hazır şarkılardan başlamışken harika bir şiirde aklıma geldi. Yahya Kemal Beyatlı mısralarında meçhule gidenleri nasılda anlatmıştı.

Artık demir almak günü gelmişse zamandan,

Meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan.

Hiç yolcusu yokmuş gibi sessizce alır yol;

Sallanmaz o kalkışta ne mendil ne de bir kol.

Hayat boyunca üreten emek veren herkesin tek derdi vardır. Dar kalıplardan sıyrılın, at gözlüğü kişilere ve olaylara tek yönlü bakmayın, anlamadan dinlemeden hüküm vermeyin…  Başkalarını her yargılayıp, ağır eleştirdiğimizde kendi kişilik, bilgi ve insanlığımızı çizip biçtiğimizi farkında bir olsak...

Zaman hızla akıp gidiyor, yarınlara hazırlanmak lazım. Mevlana “dün geçti, düne ait şeyler de geldi geçti cancağızım. Bu güne dair yeni şeyler söylemek lazım.”der.

***

“Söylenmemiş SÖZ yoktur, yazılmamış, hayata not düşülmemiş SÖZLER vardır” Geride hoş bir seda bırakmak için, boş laflarla değil, ürettikleriyle konuşmalı, gürlemek yerine yağmalı insan...”

Geride nasıl bir miras bırakmak istersin?

Zor bir soru. Düşünün biraz. Hatta yazıyı okumaya bir-iki dakika ara verin. Sanırım ben kendim için buldum sonunda. Başarmış olmayı bırakmak istiyorum miras olarak. Evet; başarmış olmak.

– Sık ve çok gülebiliyorsan,

– Akıllı insanların saygısını, çocukların sevgisini kazanabiliyorsan,

– Dürüst eleştirmenlerin takdirini alabiliyorsan,

– Sahte dostlarının ihanetine katlanabiliyorsan,

– Güzelin değerini biliyorsan,

– Diğer kişilerde en iyiyi bulabiliyorsan,

– Daha iyi bir dünya için geride ister sağlıklı bir çocuk, ister iyileştirilen bir sosyal durum, ister ufak bir parça yeşil bahçe bırakabiliyorsan,

– Tek bir kişi bile olsa, biri senin varlığından ötürü daha rahat nefes alabiliyorsa…

İşte bu “başarmış olmaktır” demiş Amerikalı yazar, şair ve filozof Ralph Waldo Emerson (1803-1882).

Emerson’un bu tanımındaki her şeye, ancak en çok da son söylediğine katılıyorum. “Geleceğini Bilmiyordum” “Tek bir kişi bile olsa, biri senin varlığından ötürü daha rahat nefes alabiliyorsa…”

Eğer sizin de “Geleceğini biliyordum!” diyebildiğiniz kişileriniz varsa bu hayatta, yaşarken… Bence işte o zaman siz başarılısınız. Bilmem ister miydiniz siz de böyle bir miras bırakmayı?

Editör: Gazete Muğla