İstanbul'da, bebek acil hastalarını önceden anlaştıkları özel hastanelerin yenidoğan ünitelerine sevk edip ölümlerine neden oldukları ve haksız kazanç sağladıkları iddia edilen 47 sanığın yargılandığı davanın duruşması, tutuksuz sanıkların savunmalarının alınmasına bugün de devam edilecek.
DÜN NELER YAŞANDI?
Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen "Yenidoğan Çetesi" davasının ikinci duruşmasında, Avcılar Hospital Başhekimi Prof. Dr. Fetin Rüştü Yıldız, hakkındaki suçlamaları reddetti. Yıldız, öğleden sonraki oturumda yaptığı savunmada, iddiaların asılsız olduğunu ve herhangi bir hilenin söz konusu olmadığını belirtti.
Başhekim olarak hastanede birçok tıbbi bölüm bulunduğunu vurgulayan Yıldız, "Başhekim olarak her hastaya verilen ilaçları ve uygulanan tedavileri takip etmem mümkün değil. Bu işlemler, ilgili uzman sağlık çalışanları tarafından yapılır," dedi. Ayrıca, tutuklu sanıklardan doktor İlker Gönen ile yaptığı konuşmanın, yalnızca dosyadaki eksiklikleri kontrol etmeye yönelik olduğunu ifade etti. Yıldız, bu konuşmaların savcılık tarafından yanlış anlaşıldığını, bu yüzden kendisinin suçluymuş gibi gösterildiğini savundu.
Epikriz raporlarının günlük olarak doktorlar tarafından yazıldığını, kendisinin bu raporları takip etmesinin mümkün olmadığını belirten Yıldız, tüm işlemlerin ardından doktorların e-imzası ile evraklara ulaşılabildiğini söyledi. Ayrıca, yenidoğan yoğun bakımının daha kaliteli olması amacıyla yapılan anlaşmanın yalnızca hizmet kalitesini artırmayı hedeflediğini, personel maaşları ve diğer detaylarla ilgili bir bilgiye sahip olmadığını açıkladı.
Yıldız, Medisense şirketindeki hemşirelerin maaşları hakkında bir anlaşmalarının bulunmadığını ve bu konuda bilgisi olmadığını belirterek, yalnızca hastanenin danışmanlık için yapılan anlaşmalarla ilgili detay verdi. "Fırat Sarı, bana hastanemizin hizmetlerini kurmada yardımcı olabileceğini söyledi. Bu hizmetler için sabit bir fiyat olmadı. Cirodan yüzde 35 pay verdik ancak SGK'ye fatura edilen kısmın ödemesi yüzde 20 olarak yapıldı," dedi.
Duruşmada, danışmanlık için ödenen ücretin fazla olup olmadığına ilişkin soruya ise, Yıldız, "Danışmanlık için ödenen ücret fazla değil. Bence aldığımız hizmete göre ödediğimiz para makuldür," şeklinde yanıt verdi. Ayrıca, hastanenin çeşitli alanlarda başka firmalardan da danışmanlık aldığını, bunlar arasında adli tıp ve hukuk alanlarında da hizmet alındığını belirtti.
Duruşma, sanıkların savunmalarının ardından devam ederken, mahkeme heyeti, davayla ilgili daha fazla delil toplama ve tanıkların dinlenmesine karar verdi.
"Meraktan da olsa bu bebekler neden ölmüş diye hiç sormadınız mı?"
Tutuksuz sanık Bağcılar Medilife Hastanesi Başhekimi Cafer Akdur, savunmasında, 8,5 yıldır bu hastanede çalıştığını dile getirerek, "Ben ne bir örgüt üyesiyim ne de SGK'yi dolandırdım. Yoğun bakımda ölen bebekler hakkında bir suçum yok. Ben bebek yoğun bakım doktoru değilim, çocuk sağlığı doktoruyum. Fırat Sarı'yı tanımıyorum. İsmini bile duymadım. Bebek yoğun bakımını aldığını bilmiyorum. Bir şey imzalamadım. İlker Gönen'i hiç görmedim. Ben son bir yıl başhekimlik yaptım." beyanında bulundu.
Mahkeme başkanı, sanığa hitaben, "Benim sizden daha çok bilgim var hastaneyle ilgili. Bu, size absürt gelmiyor mu? Koskoca hastanenin başhekimisiniz sizi boşuna oraya oturtmuyorlar. Kaç yıllık doktorsunuz?" dedi.
Sanık Akdur, bu soruya, "Bilgim olsa zaten burada açıklayacağım." karşılığını verdi.
"Ölen bebeklerle ilgili bilginiz var mı?" sorusu üzerine sanık Akdur, "Bebeklerin ölüm evrakları bana gelir. Ben cenazelerin çıkışı için imza atıyordum." ifadesini kullandı.
Sanık Akdur, "Meraktan da olsa bu bebekler neden ölmüş diye hiç sormadınız mı?" sorusuna "Hayır." yanıtını verdi.
"Çağla Kaya, 'bebeği entübe gösterin ilaç düşümü yapacağım' diye yakınıyordu"
Tutuksuz sanık hemşire Tuğba Özkaynak, savunmasında, suçlamaları kabul etmediğini söyledi.
Bağcılar Medilife Hastanesinde yenidoğan yoğun bakım hemşiresi olarak çalıştığını, bir süre sonra buradan ayrıldığını belirten Özkaynak, "Başka işe girdim. Bu olaylardan dolayı işten çıkarıldım." dedi.
Tape kayıtlarında tutuklu sanık Çağla Kaya'nın kendisine yönelik "Entübeymiş gibi gösterelim." ifadesi sorulan Özkaynak, "Ben bebeğe neyse onu yaptım. Çarşaf dosyalarda değişiklik yapamam. O anda bebek neyse onu yazıyoruz. Çağla Kaya, 'bebeği entübe gösterin ilaç düşümü yapacağım' diye yakınıyordu." dedi.
Özkaynak, tutuklu sanık hemşire Çağla Kaya'dan kendi hesabına gönderilen paranın hastane tarafından verildiğini düşündüğünü iddia etti.
Sorumlu hemşire Çağla Kaya'ya ulaşamadığı zaman tutuklu sanık İlker Gönen'i aradığını belirten Özkaynak, "Ben gece nöbetlerimde hiçbir çocuk doktorunun geldiğini görmedim. Gece bir doktor yoktu. İlk aradığım sorumlu hemşirem oluyordu ya da hekim İlker Gönen'i arardım. Bana baskı, mobbing yapılıyordu. Hemşire olarak 4-5 bebek bakmak zaten zordu." diye konuştu.
Sanık Özkaynak, "Entübe gösterilmesine ilişkin isteğin suç olduğunu düşündün mü?" sorusuna, "Doğru olmadığını biliyorum. Zaten yerine de getirmedim." yanıtını verdi.
"BİR İLETİŞİM HATASI"
Tutuksuz sanık tıbbi sekreter Sümeyye Özdemir de savunmasında, Beylikdüzü Medilife Hastanesinde hastaların yatış ve taburculuk işlemlerini yaptığını söyledi.
Bebekle ilgili bir süreçte devreye giremediğini kaydeden Özdemir, "Bir sorun çıktığında Fırat Sarı ya da İlker Gönen'i arıyordum." dedi.
Özdemir, Medisense şirketinde şahsi olarak para istemediğini, tutuklu sanık Sümeyye Nur Arslan ile arkadaş olduğu için onun kendisine para attığını, paranın da o hesaptan geldiğini bilmediğini savundu.
Mahkeme başkanının tape kayıtlarında geçen "Bizi kızlar patlatmış aslında" sözlerinin sorulması üzerine Özdemir, o konuşmanın bir iletişim hatası olduğunu savundu.
Özdemir, epikriz yazacak tıbbi bilgisi, yetkisi ve imzası olmadığını söyledi.
Yaklaşık 7,5 saat süren, 7 sanığın dinlenildiği duruşma, tutuksuz sanıkların savunmalarının alınmasına bugün de devam edilecek.
Bu arada, dava kapsamında 22 tutuklu sanık ile 7 tutuksuz sanığın savunması alınmış oldu.