MUĞLA'DA HELİKOPTERİN DÜŞMESİ... MUĞLA'DA HELİKOPTERİN DÜŞMESİ...

CHP’de belediye başkanlarının artan gücü. CHP ilçe ve il kongreleri yapılırken “belediye başkanlarının müdahaleleri” ile ilgili pek çok eleştiri okudum, dinledim. Söylenen şu; Belediye Başkanları para gücünü kullanarak kongrelere müdahale ediyorlar, istedikleri kişileri seçtirmeye çalışıyorlar.

Sonuca baktığımda da gerçekten belediye başkanlarının destekliği kişilerin genellikle seçildiğini gördüm. Peki, belediye başkanlarının örgüt seçimlerinde bu kadar güç sahibi olmaları doğru mu?

CHP’nin bundan kaçması mümkün değil. Nedeni çok basit; CHP tam 20 yıldır iktidarda değil, sadece bazı önemli yerlerde belediye başkanlıklarına sahip. Üstelik bu belediyeler konumları gereği önemli maddi olanaklara sahip.

***

Konuyu biraz açayım; CHP iktidar yüzünü en son 1995 yılında Baykal- Çiller hükümetinde gördü.

O günden bu yana CHP hiçbir hükümete girmedi, bakan vermedi. Bu 20 yılın özellikle son 13 yılında tek başına iktidar olan AK Parti devlet içindeki bütün CHP kadrolarını dağıttı. Etkili görevlerde tek CHP’li bile bırakmadı. Kazara kalan varsa varlık göstermesi de zaten mümkün değil. İktidar olmak aynı zamanda kitle tabanına doğrudan hizmet vermek anlamına da gelir. Bugün CHP Genel Merkezi’ne giden bir partili devletle ilgili herhangi bir sorununa çare de bulamaz yardım da alamaz. Ama belediyeler öyle değil. Kendi bölgelerinde olsa bile iktidarlar. CHP üyeleri, CHP’ye oy verenler ancak CHP’li belediyelerin hâkimiyet alanında nefes alabiliyorlar, iş yapabiliyorlar, iktidar gücünü hissedebiliyorlar.

***

CHP’de “müdahaleci” olarak tanımlanan belediyelerin hemen hepsi çok zengin. İstanbul, Ankara ve İzmir’deki bazı ilçe belediyeleri, nüfus, ticaret, yaratılan iş gücü ve kazançlar açısından birçok Anadolu Büyükşehir Belediyesi’nden daha güçlü ama hiç biri Muğla Büyükşehir Belediyesi kadar güçlü değil.

Böyle olunca özellikle bu yerlerde CHP’li belediyeler ilçe ve il yönetimlerinin üzerine çıkabiliyor, çünkü bırakın o ilçe ve illeri, genel merkeze bile ihtiyaç duyduğu durumlarda maddi destek gönderebiliyorlar. Bu açıdan bakınca, parti içi hiyerarşisine uymasa da, birçok yerde belediye başkanları ilçe ve il yönetimlerinden daha güçlü konumdalar. Ellerinde de çok ciddi maddi güç olduğu için “oyun kurma aşamasında” sahaya inmekten çekinmiyorlar.

***

Sonuçta oynanan siyasi bir oyundur. Belediye başkanlarının ahlaki kuralları çiğnemedikçe bu tür eylemler içinde olmaları hoş görülebilir.

CHP belli ki mevcut ekiple yola devam edecek.  Ana muhalefet partisi CHP il ve ilçe kongrelerini tamamladı, sıra bu hafta sonu yapılacak Kurultay’a geldi. Şimdiden çok belli ki Genel Başkan Kılıçdaroğlu koltuğunu bırakmayacak, hatta karşısına bir aday bile çıkmayacağını söylemek yanlış olmaz. Bunun da ötesinde, Kurultay mevcut yönetim kadrosunu da aynen koruyacaktır. Yenilenen Kurultay delegeleri yapısı, Genel Merkez’in istediği biçimde şekillenmiş durumda. Demek ki Kılıçdaroğlu dışındaki yöneticilerde de bir değişiklik olması pek mümkün değil. CHP örgütü, Gürsel Tekin, Mehmet Bekaroğlu, Sezgin Tanrıkulu, Enis Berberoğlu, Veli Ağbaba, Tekin Bingöl, Bülent Tezcan gibi isimlerin arkasında durduğunu gösterdi. Kurultayın sürprizi ise Mustafa Sarıgül olur. Milletvekili seçilemeyen Sarıgül uzun süredir sessizliğini koruyor ancak çarşaf liste ile parti meclisinde yüksek oy alması kimseyi şaşırtmasın.

***

CHP İzmir Milletvekili Mustafa Balbay, “Cumhuriyetin İkinci Yüzyılına Son Çağrı” adlı manifestosu ile CHP Genel Başkanlığı’na aday olduğunu açıkladı. 40 sayfalık manifestosuyla Balbay, 2019 seçimlerine ve devamında 2023 seçimlerine taşıyacak bir yönetimin belirlenmesi için ortaya bir iddia koydu. Genel Başkan adaylığının parti içi muhalefet olarak algılanmasına da karşı çıkan Balbay, “Ben bu sefere neferim. Benim CHP’den başka mücadele zeminim yok. Kurultaya kadar yarış, kurultaydan sonra barış. Ben CHP’de parti içi muhalefet diye bir kavram tanımıyorum. Partinin içinde herkes düşüncesini, önerisini söyler” diyerek CHP’nin lider değil kadro partisi olduğuna dikkat çekiyor.

***

CHP’de bu hafta sonu yapılacak kurultay öncesinde yapılan il ve ilçe kongrelerinde ne mevcut adayların ne de muhalif grup adaylarının CHP genel merkezine ya da genel başkan değişikliğine yönelik bir açıklaması ve hedefi yok. Yani kongreler sürecindeki söylem ve rekabet, seçim sonuçlarına ve genel merkeze ya da genel başkana yönelik değil, yerel rekabet üzerinden yürütüldü.  Bu nedenle ben CHP’nin bu kurultayının genel anlamda bir hesap sorma kurultayı olmasını beklemiyorum. Tabi ki bu konuda birileri çıkıp konuşacak, Kılıçdaroğlu’nu ve yönetimleri suçlayacaktır. Ancak il-ilçe kongreleri sürecinde Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nun ya da yönetim kadrolarının değişmesine yönelik bir hedef olmaması, Mustafa Balbay’ın değişim isteğini ertelemesine neden olacaktır…

CHP’de ses henüz karşılık bulmadı bulacak gibi de görünmüyor.

Editör: Gazete Muğla