Günümüzde, kaybolmanın getirdiği keşif heyecanını, can sıkıntısından doğan yeni fikirleri ve hiçbir şeyle meşgul olmadan oturmanın dinginliğini özlüyoruz. Teknolojinin ışık hızında ilerlediği dünyada, her geçen gün daha derinden hissettiğimiz bir eksiklik var: Arkadaşlık.
Güvenebileceğimiz, zor zamanlarda koşulsuz destek veren, iyi günlerde keyfi paylaşan, sorunları birlikte çözmeye çalışan ve sürekli kendi hikayesini anlatmak yerine can kulağıyla dinleyen arkadaşlıklar giderek azalıyor. Sosyal bağlarımız her geçen gün zayıflarken, araştırmalar da bunu doğruluyor. Harvard Üniversitesi’nin yaptığı araştırmaya göre, Amerika’da her beş kişiden biri yalnız olduğunu belirtiyor. Türkiye’de ise durum farklı değil. Üsküdar Üniversitesi’nin "Türkiye’de Aile ve Yalnızlık Araştırması"na göre, kadınların %40’ı, erkeklerin %26’sı sıkça yalnızlık hissi yaşıyor.
Bilim insanları, zayıflayan sosyal bağlarla birlikte kardiyovasküler hastalıklar, hipertansiyon, diyabet, bulaşıcı hastalıklar, bilişsel işlevlerde bozulma, depresyon ve anksiyetede ciddi artışlar gözlemlendiğini belirtiyor.
1980'lerde yapılan bir reklamda yalnız bırakılmış bir farenin kokainle doldurulmuş su şişesinden içtiği gösteriliyordu. Ancak bu deney, 60’lı yıllarda yapılan gerçek fare deneylerinden esinlenilmişti. Araştırmacı Bruce Alexander, farelerin her zaman yalnız bir kafeste tutulduğunu fark etti. Bu farkındalıkla, “Fare Parkı” adını verdiği sosyal bir ortam yaratıldı. Burada fareler bir arada yaşayıp oyuncaklarla oynuyor, sosyal etkileşimde bulunuyordu. Sosyal ortamda kalan fareler, sade suyu tercih ederken yalnız kafeste tutulan fareler, morfinli suyu seçiyordu. Sonuç, yalnızlık ve izolasyonun sosyal hayattaki seçimlerimizi nasıl etkilediğini açıkça gösterdi.
Bu deneyler, yalnızlık ve zayıf sosyal bağların sadece ruhsal değil, fiziksel sağlık üzerinde de önemli olumsuz etkiler yarattığını ortaya koyuyor. Son yıllarda artan yalnızlık oranları, sağlık sorunlarının daha sık görüldüğünün bir göstergesi. Bu da, arkadaşlıkların, toplumun daha sağlıklı ve mutlu olabilmesi için ne kadar önemli olduğunu bir kez daha gözler önüne seriyor.