TÜRKİYEDE OBEZİTE SALGINI

Covid-19 pandemisi ile obezite üzerindeki ilgi dağılmış gibi görünse de, obezite tüm dünyada en büyük halk sağlığı sorunu olarak devam etmektedir. Vücut yağ kütlesinin yağsız kütleye oranla aşırı artması sonucu, boy uzunluğuna göre vücut ağırlığının arzu edilen düzeyin üstüne çıkması olarak tanımlanan obezite tüm dünyada bulaşıcı olmayan salgın hastalık olarak tanımlanmaktadır. Pandemi döneminde yaşanan kilitlenmelerin özellikle çocukluk çağı obezitesini arttırdığını gösteren çalışmalar mevcut. Çok değil daha 5-10 yıl öncesine kadar obezite daha çok gelişmiş ülkelerin problemiyken, günümüzde bu sorun gelişmiş ülkelerden gelişmekte olan ülkelere doğru kaydı.

Obezite ile birlikte vücutta yağ dokusunun artması ve fiziksel aktivite eksikliği sonucu pek çok kronik hastalık meydana gelmektedir. Dünya Sağlık Örgütü ölüm nedenleri listesinin başında yer alan kalp damar hastalıklarının obezite ile yakından ilişkisi vardır. Vücutta artan yağ dokusu ile birlikte; tip II diyabet, hipertansiyon ve bazı kanser türlerine yakalanma riski artmaktadır.

Türkiye obezite görülme sıklığı ile Avrupa ülkeleri arasında 1. sırada yer alırken, 15 yaş üstü 10 kişiden 6-7'si kilo problemi ile yaşıyor ve 25 milyon kişi ise obez.

Batı tipi beslenme ile daha yüksek şeker ve yağ oranına sahip gıdalar hayatımıza girdi. Yemeğin yanında herhangi bir şey içmeyen veya en fazla 1 bardak ayran içen bir toplumdan, kola içen bir topluma evrildik. Kentleşme ve teknolojik gelişmeler bir taraftan hayatımızı kolaylaştırırken diğer taraftan fiziksel aktivitemizi sınırlandırdı. Harcadığımızdan fazlasını tüketmeye başladık ve obezite kaçınılmaz oldu.

Obezite ve neden olduğu hastalıklar hem insan sağlığını tehdit ederken hem de ülke ekonomilerine büyük bir yük getirmektedir.

Global bir sorun olan obezitenin çözümünde bireysel tedbirlerin yanı sıra global çözümler üretilmelidir. Özellikle gıda endüstrisine büyük iş düşmektedir; yüksek yağ ve şeker içeren gıda üretiminin yerine alternatif sağlıklı gıda üretimine yönelmelidirler. Bireysel olarak alınacak tedbirlere gelecek olursak; fiziksel aktivite düzeyinin arttırılması son derece önemlidir. Haftada 5 gün 30'ar dakika veya haftada 3 gün toplam 150 dakika egzersiz, obeziteyi önlemeye yardımcı olurken, metabolizma hızını arttıracak, bağışıklığınızı kuvvetlendirecek, zihinsel performansınızı arttıracak ve daha iyi bir ruh haline sahip olmanızı sağlayacaktır.

Bireysel seçimlerimiz ve tedbirlerimiz sayesinde obezite ile mücadeleye daha çok ağırlık vererek bu salgını yavaşlatmak bizim elimizde. Özellikle artan çocukluk çağı obezitesine karşı çocuklarımıza doğru beslenme alışkanlıkları kazandırmaya çalışırken, kendi hayat tarzımız ve seçimlerimizle onlara örnek olmalıyız. Bunun için hep birlikte mücadele etmeliyiz.

OBEZİTE SOSYAL PARMAKLIKTIR KİLOLARININ ESİRİ OLMA