28 Haziran saat 22’de lanet terör yine yüzünü gösterdi. Avrupa’nın en yoğun havaalanlarından olan İstanbul Atatürk Havalimanı Dış Hatlar Terminalinde 49 vatandaşımızı kaybettik maalesef. Terörü ne kadar lanetlesem, onlara ne kadar sövsem içimden veya dışımdan, yüzlerce masum insanımızın ölümüne engel olamıyor. O yüzden Terörü lanetleyerek köşemi boşa harcamaktan çok, terörü yaşayış biçimi haline getirmiş bir millet olmaktan korkuyorum.

29 Haziran’da benim İstanbul uçuşum vardı yani olayın ertesi günü ve havaalanına girerken insanların tedirginliği, bazılarının şakayla karışık “dua edesim geliyor ama bildiğim dua yok” diye kendi aralarında traji-komik diyaloglarından falan bahsetmek bile istemiyorum. Bu kadar teröre alışılmış olmak ürkütüyor açıkçası.

Fakat benim asıl değinmek istediğim şey facebook arkadaşlarımın tutumları. Facebook artık kendini pazarlama yeri olmuş durumda ve oldukça da başarılı. Arkadaşlar sayfalarında hükümete giydiriyor, Cumhurbaşkanına giydiriyor hatta katil ilan edebilecek kadar gözü dönmüş olanlar bile var, ben böyle bir şey olabileceğine kesinlikle inanmıyorum.  Beni tanıyan bilir, ben hiçbir siyasi partiye mensup değilim ayrıca her siyasi partiyi de kendimce beğenirim beğendiğim icraatları ve misyonları var.

“Biz parfümümüzü, deodorantımızı bile sokamıyorken kaleşnikofla adam nasıl giriyor??!!”

diye soruyor arkadaşlar facebook naraları eşliğinde.

BAŞKAN ARAS MUĞLA EĞİTİM ARAŞTIRMA HASTANESİ'NDEN AÇIKLAMA YAPTI BAŞKAN ARAS MUĞLA EĞİTİM ARAŞTIRMA HASTANESİ'NDEN AÇIKLAMA YAPTI

Olayı bilerek yorumlayıp sorsanız keşke, öncelikle O. Evladı teröristin kaleşnikofu getirdiği yere siz dilerseniz 10 kg zeytinyağı ya da ne bileyim 1 valiz dolusu deodorant götürebilirsiniz. O yüzden parfümünüzü uçağa girerken çöpe atan güvenlik görevlisinden çıkarmayın hıncınızı. O adamlar sizin için şehit bile olabiliyorlar yeri geldiğinde.

Eleştirilmesi gereken konular, sorgulanması gereken ve düşünülmesi gereken birçok konu vardır mutlaka (İstihbarat zaafiyeti, havaalanı güvenliği seviyesi) bunu gerekli merciler zaten düşünüyordur ve uygulamaya koyacaktır. Hepimiz de bu uygulamalara ve önlemlere şahit olacağız bundan hiçbir kuşkum yok.

Fakat bütün bu önlemler ve uygulamalar terörü kökten bitirecek mi? Üzülerek söylemeliyim, hayır. Maalesef yine olacak. Konu hükümet ya da iktidarda olan partinin başarısızlığı değil. Herhangi bir parti veya herhangi bir başbakan olsa da bunlar yaşanacaktı. Bu bizim ülkemizin çok üstünde gerçekleşen bir operasyon. Önemli olan bu topraklar üzerinde oynanan oyunları görebilmek ve milletçe bir olabilmek.

Bunun Partiyle Martiyle alakası yok, bunun Sunniilikle ve Alevilikle de alakası yok, siyahla beyazla da alakası yok. Kapitalizmin çırpınışı diyebiliriz buna bence. Üstün güçlerin yarattığı sistemin yan etkileri diyebiliriz aslında hatta tıkanmakta olan sistemin nefes alma çabaları da diyebiliriz.

Bahsettiğim üstün güçler 1600’lü yıllardan, hatta ve hatta tapınak şövalyelerinden süre geliyor desek bile yanlış olmaz sanırım. Bilenler ne demek istediğimi anlayacaktır.

Tabii yaşadığımız terör olayları 1600’lü yıllarda planlandı demiyorum. Ama kökleri o tarihe dayanan üstün güçlerin hiç mi hiç acıması yok. Hatta öldürmenin sevap olduğunu, doğru olduğunu düşünen güçler mevcut ve bunu da finanse ederek yarattıkları terör örgütüyle gerçekleştiriyorlar. Yanlış anlaşılmasın terör, bu güçlerin hücum varyasyonlarından sadece bir tanesi. En büyük meziyetleri ise ekonomik tetikçileriyle 3. Sınıf ülkeleri kendilerine bağımlı kılmak ve zayıflatmak. Ayrıca 3. Sınıf ülkelerin yönetimine kim gelirse gelsin ekonomik olarak üstün güçlere bağımlı oldukları için yapabilecekleri de sınırlı. Sisteme karşı geleyim deseniz bir İran değilsiniz, yıllardır ticari ve finansal ambargoyla var olan yeraltı zenginlikleri bakımından dünyanın en verimli ülkesi. Bizim böyle yeraltı zenginliğimiz de yok (var belki de keşfedilmemiş). . . Ama şu bir gerçek üzerinde bulunduğumuz topraklar çok değerli ve çok kıymetli o yüzden bütün bu meseleler burada oluyor.

Gerçekleri görebilmek sadece görebilmemi sağlıyor. Keşke bu şekilde gerçek düşmanlarımızı gören gençlerimiz artsa, bilinçlense ve birlik olsa, o zaman Osmanlı dönemindeki gibi titretiriz dünyayı! Olay bu kötü günlerde birlik olabilmek ve doğru tepki koyabilmektedir.

O yüzden sevgili facebook cu arkadaşlar bu tür günlerde hedefiniz bizi yönetenler değil de, bu kadar masum insanı öldürenlere ve onları finanse edip yüceltenlere olsa daha uygun olur. Ertesi gün denizde veya akşam yemeğinizin fotoğrafını paylaşıp koyunca da hiç olmuyor. Ülkenin yönetiminden memnun değilsiniz anlaşıldı ama bunu belirtecek yer de bir terör olayının hemen arkasından olmamalı. Terör yaşansın da şu hükümete bir sövelim havanız var maalesef. Terörden açık arar mı insan? İktidara eleştiri yapılsın mutlaka! – Ama yerinde yapılsın. Terörden sonra gerçekten yersiz oluyor. . .

Keşke bir genç olarak Atatürk’ün dediklerini kulak arkası etmeseydim, Dahili ve Harici bedhahlara göğüs gerebilseydim. Hala geç kaldığımızı düşünmüyorum ama kolay bir iş olmadığını da biliyorum.

49 vatandaşımıza Allah rahmet eylesin, yakınlarının ve tüm ülkemizin de başı sağ olsun. Yaralı olanlara da Allah acil şifalar versin, yakınlarına da sabır versin. Hayırlı Ramazanlar demek isterdim ama kökeni Müslüman diye çıkan terör örgütünün pek de hayırlı Ramazan  dilemediği ortada hala göremiyor musunuz?

 

#TeroreKarsiBirlik

Editör: Gazete Muğla