İletişim en az iki kişi arasında gerçekleşir ve tarihsel olarak bireylerin bir araya gelmeye başlamasıyla birlikte ortaya çıkmıştır. İletişim, başta alfabe olmak üzere günümüze gelinceye kadar pek çok araçla gerçekleştirilmektedir. Nüfusun artması ve toplumun gelişimi iletişimin yaygınlaşmasını ve kitle iletişim araçlarının kullanılmasını zorunlu kılmıştır.
Haber verme, bilgilendirme, denetim, eğlendirme, yönlendirme, eğitme, reklamlarla mal ve hizmetleri tanıtma, kamuoyu oluşturma gibi işlevleri yerine getiren kitle iletişim araçları modernleşme ile birlikte yazılı, sözlü, görsel ve dijital boyutlar kazanarak önemli gelişmeler kaydetmiştir. Bu süreçte her bir kitle iletişim aracının toplumu ve bireyleri etkilemesi ve biçimlendirmesi farklı şekillerde gerçekleşmektedir.
Yazılı iletişim (gazete, dergi, kitap vb.) ulus devletlerin gelişimini, sözlü iletişim (radyo), görsel iletişim (TV) ve internet küreselleşme sürecini hızlandırmıştır. Teknolojinin gelişmesine bağlı olarak gelişen iletişim araçlarından biri olarak sosyal medya gündelik yaşamamızda önemli bir yer işgal etmektedir. Zaman ve mekân sorunu olmaksızın her an paylaşılan milyonlarca resim, video, fikir, düşünce, görüş hızlı bir şekilde akış halindedir. Cenaze paylaşımını düğün, yoksulluk görünümlerini zengin sofralar, şiddet manzaralarını sevinç gösterileri takip edebilmekte, ilgili kişiler bu paylaşımları yorum, destek veya eleştiri getirerek/getirmeyerek takip edebilmektedirler. Bu yoğun gündem kuşkusuz duyarsızlaşmayı doğurmaktadır. Duyarsızlık istenmeyen olayların meşrulaşmasına, gereken tepkinin oluşturulamamasına da yol açmaktadır.
Diğer taraftan sosyal medyada paylaştığımız mesajlarla uluslararası yayıncı konumuna yükselebiliyoruz. Yerel bir konuya temas ettiysek hem yerel hem de uluslararası yayıncı olabiliyoruz. Üstelik ne yazı işleri müdürümüz var ne de editöryal servise ihtiyacımız var. Kontrolsüzlük ve erişimde sınırsızlık sosyal medya kullanımında en çok dikkat edilmesi gereken konu olarak öne çıkmaktadır.
Yazılı, sözlü, görsel medyada mesajlar seçilerek, denetlenerek, düzeltilerek, servis edilir, haberleştirilir. Ancak tüm bu süreçlere rağmen tekzip mekanizmasına da ihtiyaç duyulmuştur. Olmadı mahkemeler yoluyla insanlar haklarını arama yoluna giderler ve kendileriyle ilgili konularda düzeltme yapmak isterler.
Sosyal medya alanında 29 Temmuza kadar herhangi bir düzenleme yoktu. Temmuz ayında kamuoyunda tartışılan düzenleme artık yasallaşarak resmi gazetede yayınlandı. Yeterliliği, her sorunu çözdüğü, sansür getirdiği gibi eleştiriler getirilse de konunun yasal bir zemine kavuşması gerekiyordu. Süreç içerisinde eklemeler, çıkarmalar yapılarak çıkarılan kurallar ve düzenleme daha iyi bir noktaya taşınabilir. Başlıkta da vurguladığım gibi sosyal medya ile artık hepimiz birer yayıncıyız, yazdıklarımız, paylaştıklarımız uluslararası boyutlara hemen ulaşıyor. Bu paylaşımlar söylenen söz gibi uçmuyor, yazı gibi kalıcı hale geliyor ve hepsinden önemlisi kontrolümüz dışına da çıkıyor. Bu nedenle yayıncı olalım ama kontrolü de bir şekilde sağlayalım. Yayıncı sorumluluğunu da düşünerek paylaşımlar yapalım.