Covid 19 salgınında kritik eşiğe geldiğimiz bugünlerde yeni normale alışamamanın bedelini yine gündelik hayatımızı kısıtlayan çeşitli kararlarla hep birlikte ödeyeceğiz. Hasta sayısı veriliyor, vaka sayısı verilmiyor, ölümler gizleniyor, yeterince test yapılmıyor, gibi pek çok soruların üst perdeden dile getirildiği, sosyal medyadan paylaşıldığı süreci yönetmek oldukça güç. Adeta tam kapatılmaya doğru elimizden geleni yapıyoruz. Kurallara uymamanın cazibesine kapılıyor, soluğu denizde, piknik yerlerinde vs. alıyoruz, diğer taraftan da bir an önce tam kapatılma talep ediyoruz. Aşı konusunda önemli gelişmeler yaşanmasına mı, iyi ya da kötü tedavi süreçlerinde sağlanan başarıya mı güveniyoruz bilinmez ama hakikaten bıçak kemiğe dayanmış durumda. İnşallah alınan yeni kararlar etkili olur da sağlık çalışanlarımız ve hastalarımız bir nebze olsun nefes alabilirler.
Siyasi arenada ise tüm güçlüklere rağmen oldukça hareketli günler yaşanıyor. Her ne kadar suni gündemlerle her geçen gün meşgul ediliyor olsak da içinde bulunduğumuz güç koşullara rağmen yeni arayışlar, yeni çıkışlar sık sık ülke gündemine giriyor. Anadolu Partisi, İyi, Gelecek, Deva, Memleket Hareketi derken Türkiye Değişim Partisi iddialı bir şekilde gündem olan arayışlar olarak dikkat çekiyor.
Belki de bu hareketlerin en büyük ilham kaynağı o dönemki siyasi dağınıklık ortamında umut olarak milletin teveccüh gösterdiği ve yirmi yıla yakındır, iktidarını sürdüren AK Parti’dir. İçinde bulunduğumuz konjonktür o döneme benziyor mu, tartışılır. Yeni kurulan veya kurulacak olan bir siyasi partinin başarılı olması için mevcut partilerinden ayrılanların, yeni parti ismi ve yeni bir lider adayıyla yola çıkmaları seçim başarısı için yeterli midir?
Yaklaşık bir yıldır, bölgemizi, ülkemizi, dünyayı etkileyen salgın ortamında ve sonrasında toplumların beklentileri ve talepleri ne yönde değişecek. Belirsizlik, ekonomik durgunluk başta olmak üzere önemli sorunların yaşandığı bu ortamda vatandaşın gündemine girmek için neler yapılmalı? Salgın sonrasında en azından yaraların sarılması, sosyal politikaların adresini bulması önem kazanacaktır. Toplumsal dönüşümün yaşandığı bu süreçte sığ tartışmalar yerine yeni döneme ışık tutacak, umutları yeşertecek, başta sağlık olmak üzere güvenlik taleplerini karşılayacak siyaset üretilmediği müddetçe arayışlar beyhude çabanın ötesine geçemeyecektir.
ABD seçimleri tartışmalı da olsa sonuçlandı. Devir teslim törenine kadar yeni yönetim hazırlıklarını yoğun bir şekilde sürdürüyor. İç ve dış siyasette izleyecekleri siyaseti belirlemek üzere yoğun mesai harcandığı anlaşılıyor. Geçmişteki Ortadoğu siyaseti (Arap Baharı, terör vb.) 11 Eylül, nükleer silah, otoriter yönetimler gibi birtakım argümanlarla bir nevi güvenlik stratejileriyle oluşturulmuş ve uygulanmıştı. Salgın sonrası gıda güvenliği, sağlık hizmetleri, güvenli alışveriş, yeni tüketim kalıpları gibi konular yeni dönemde toplumun beklenti, talep ve ihtiyaçları olarak siyasal iktidarları zorlayacak gibi görünüyor. Bu ortamda toplumun beklentilerini algılayan, güven veren, içte ve dışta talepleri karşılayabilecek, siyasi hareketler başarılı olacaktır. Zor koşullarda gerçekleştirilen kamuoyu anketlerini dikkate alacak olursak yeni arayışları, beklentileri, talepleri karşılayacak, vatandaşı kucaklayacak bir kitle hareketi henüz ufukta görünmüyor.