Sesimi Duyan Var Mı?

Bugün 17 Ağustos 2019. Tüm Türkiye’yi sarsan, binlerce canın yitip gittiği Marmara Depreminin 20. Yılı. 20 yıl geçmesine rağmen acısı hala süren deprem. Tüm Türkiye’ye o büyük acıyı yaşatan gece, 17 Ağustos saat sabaha karşı 03.02 ‘de başlayan 7.4 şiddetinde ki sarsıntı tam 45 saniye sürdü. Kulağa kısa gibi gelen ama saatler boyunca sürdü hissi yaratan 45 saniye. Binlerce canın yitip gittiği, binlerce insanı yasa boğan 45 saniye…

Depremin hemen sonrasında neler mi oldu? İletişim altyapısı çöktü. Hiç kimse birbirinden haber alamadı. Telefonlar sustu yerini yardım çığlıklarına bıraktı. Gözlerini para hırsı bürümüşlerin deniz kumundan yaptığı binalar teker teker çöktü, o binalardan binlerce ölü çıktı. Öyle zor günler ki, Türkiye’nin her yanında yardım gelmeye başladı. Tabiri caizse eline küreğini kapan deprem bölgelerine akın etti. Depremi hafızasından silememiş bir abim şöyle demişti; “ Günler ilerledikçe enkazdan çıkarılan yol kenarlarına dizilen ölülere o kadar alışmıştık ki sanki günlük hayatta yanından geçip gittiğimiz bir şeymiş gibi. Acı çekiyorsun ama içinde bulunduğun tabloya alışıp, yardım etmek için harekete geçmen gerekiyor.” işte o kadar kötü günlerdi.

17 Ağustos depremi ile birlikte hayatımıza giren Jeofizikçi akademisyen Ahmet Mete Işıkara, hepimizin tanıdığı ismiyle Deprem Dede “Deprem öldürmez, binalar öldürür” derken neden bahsediyor diye hiç düşündük mü acaba.

Geçmişimizde deprem dolayısıyla bu kadar büyük acılar barındırırken, günümüzde gerçekten gerekli önlemler alınıyor mu bu konu hakkında? Geçtiğimiz günlerde Denizli’de meydana gelen 5.7 büyüklüğünde ki depremde çok sayıda konut zarar gördü. Maalesef ülkemizde deprem için henüz hala yeteri kadar önlem yok. 

Jeoloji Mühendisleri Odası Muğla İl Temsilciliğinin 17 Ağustos 1999 depremi ile ilgili yaptığı açıklamada çok güzel bir konu değinilmiş. Ülkemizde, jeolojik yapısı nedeniyle, her zaman yıkıcı depremlerin yaşanabileceği gerçeğinden hareketle, ranta ve kaderciliğe teslim edilmiş anlayışla değil; insana, akla, bilime ve mühendisliğe önem veren politik tercih ve uygulamalar ile başta deprem olmak üzere afetlere karşı daha güvenli bir hale gelinebileceğine vurgu yapmışlar.Önlemlerin biraz daha güçlü alındığında olası bir deprem durumunun daha az hasar ve kayıpla atlatılabileceğine inanıyorum. Tabi ki o günleri tekrardan kimse yaşamak istemez. Dilerim ki yaşamayalım. Böyle büyük acılarla karşı karşıya kalmayalım…

Fakat Hala Kulaklarımızda Çınlayan Bir Nida: Sesimi Duyan Var Mı?