14 Mart Tıp Bayramı ve depremzede sağlık emekçileri ile vatandaşlar için taleplerini dile getiren SES Muğla Şube Başkanı Nazlı Tepeli, “Ülkemiz bir seçim sürecine girmiştir. Yıllardır hükümetlerin uyguladıkları sağlık politikaları sonucunda sağlık sistemi ve sağlık emekçileri enkaz altında kalmışlardır. Bizler elbette sorumlulardan bunun hesabını hem hukuksal hem de demokratik yöntemlerle soracağız. Ama öncelikle bilinmesini isteriz ki bu ülkenin aynı zamanda seçmenleri olan biz sağlık emekçilerinin aşağıdaki taleplerini görmezden gelen ve acil çözümlemek için politika geliştirmeyenlere sandıkta gereken cevabı vereceğiz” dedi.
“PANDEMİ’DE SDP’NİN CİLASI TÜMÜYLE DÖKÜLDÜ”
Başkan Tepeli yayımladığı açıklamada şu ifadelere yer verdi:
“Ülkemizde uygulanan Sağlıkta Dönüşüm Programının (SDP) temelleri; 24 Ocak 1980 yılında alınan ekonomik yapısal kararlar ile atılmış, 1980 darbesi uygulanmasını kolaylaştırmış, ardından yapılan uluslararası GATS anlaşmaları (1994) vb. ile hukuksal alt zemini oluşturulmuştur. O gün bugündür Dünya Bankası, Dünya Ticaret Örgütü ve Dünya Sağlık Örgütü tarafından birçok ülkede küresel tekelci kapitalizmin projeleri uygulamaya konuldu. Bir metaya dönüştürülen sağlık; günümüzde kapitalist sermaye birikim sürecinin en önemli değerlenme alanları arasında yerini almış, kar alanına dönüştürülen sağlık hizmetiise sürekli kışkırtılarak daha fazla talep edilir hale getirilmiştir. Halk ise; sanal kuyruklar, artan cepten ödemeler, kısalan muayene süreleri, bulunmayan ilaçlar, evlerinden uzak hastaneler gitmek için harcanan paralar ve yolda geçen zamanlar, devasa hastane koridorlarında rahatsızlıklarına derman bulamayan sağlık sisteminin şekillenişinde etkisiz milyonlar haline gelmiştir. Yüzbinlerce insanın önlenebilir bir salgın hastalığa yakalanması ve yaşamını yitirmesiyle tüm toplum olarak acı bir deneyim sürecini hep birlikte öğrendik. Pandemi’de SDP’nin cilası tümüyle döküldü.”
“SAĞLIK SİSTEMİ ENKAZ ALTINDA KALDI”
Depremin üzerinden bir ay geçmiş olmasına rağmen açılamayan birinci basamak sağlık hizmetleri, yapılamayan aşılar, gebe takipleri ve verilemeyen koruyucu sağlık hizmetlerine değinen Başkan Tepeli, “6 Şubat günü Kahramanmaraş merkezli depremlerde acı bir gerçekle daha karşılaştık. Yıkılan hastaneler, ağır hasarlı hastaneler, ayakta kalsa bile jeneratörleri devreye saatlerce girmeyen sağlık kurumlarında solunum cihazlarına bağlı olan yaşamını yitiren hastalar, Aile Hekimliği Sistemiyle özelleştirilen birinci basamak kurumlarının yıkılan binaların altında kalarak tamamının işlevsiz hale gelmesi, özel hastanelerin tamamının kullanılamaz hale gelmesi. Üniversite hastanelerinde çalışan emekçilerin yaşadığı ayrımcılığı anlatmaya bile gerek yok. Özcesi sağlık sistemi enkaz altında kalmıştır” diye konuştu.
“SES olarak, Pandemide cilası dökülen, depremde enkaz altında kalan sağlık sisteminin yerine yenisini kuracağız” diyen Tepeli, “Bizler sağlık ve sosyal hizmet emekçilerinin hakları ve halkın sağlık hakkı kapsamında 30 yıla yaklaşan fiili ve meşru mücadele geleneğimizden aldığımız güç ile Türkiye ve dünya emek hareketinin bize bıraktığı mücadele geleneği ile koruyucu sağlık hizmetlerinin hizmetin merkezine konulduğu, ülkede yaşayan her bireyin nitelikli, erişilebilir, ücretsiz sağlık hizmeti almasını sağlayacak bir sistemi mutlaka inşa edeceğiz. Bu sistem içerisinde; Liyakatsizlik, mobbing, şiddet olmayacak, sağlık emekçileri planlamadan hizmetin üretimi ve hizmetin verilmesine kadar tüm aşamalarda söz ve karar sahibi olacak” ifadelerine ye verdi.
Depremzede sağlık emekçileri ve vatandaşlar için talepte bulunan Başkan Tepeli, “Çadır kentler ve konteyner kentlerin toplama kampı gibi görülmesi ve dizayn edilmesinden derhal vazgeçilmelidir. Buraların yaşam alanı olduğu, uzun süre kalınacağı görülerek bir düzenleme yapılmalıdır. Mevcut çadır kentler bulaşıcı hastalıklara zemin hazırlamakta, yangın tehlikesi ile yeni felaketlere yola açabilecek ve yakıt olarak kullanılan kömür zehirlenmelerinden kaynaklı ölüm sayılarının artmasına neden olacak şekildedir. Bu konuda uluslararası standartlar bellidir. Sendikamız SES ve TTB’nin önerileri dikkate alınmalıdır. Çadır kentler ve konteyner kentlerde kurulan tuvaletler kadınlar açısından daha güvenilir, aydınlık ve yaşam alanlarına yakın olacak şekilde yeniden ele alınmalı, hijyen sorunu çözülmelidir. Çadır kentler de özellikle kadınlar ve çocuklara yönelik psiko-sosyal destek çalışmaları acilen başlatılmalıdır. Birçok çadır kentte kadınların çadır dışına çıkmadığı gözlemlenmektedir. Her kentin kültürel durumunu da gören bir yerden kadınların çadır kentteki toplumsal yaşama katılımı için tedbirler alınmalıdır. Çadır kent yönetimlerinde yaşayanların aktif katılımını sağlayan mekanizmalar geliştirilmelidir. Köylere yönelik sağlık taramaları kamusal olarak başlamalı ve köylerde uygun fosseptiklerin kurulması, banyo sorununun çözülmesi ve koruyucu sağlık bilgisinin verilmesine çalışılmalıdır. Çöplerin bertaraf edilmesi sağlanmalı ve köylerde yaşayanlar da bu konuda bilinçlendirilmelidir. Hiçbir şekilde deprem bölgesinden ayrılmayan ve geçici görevlerle dönüşümlü olarak deprem bölgelerine gönderilen sağlık ve sosyal emekçileri personeli için uygun barınma, beslenme ve hijyen koşulları sağlanmış yaşam alanları oluşturulmalı ve çocuklar için 24 saat süreyle hizmet verecek kreşler açılmalıdır. Depremzede sağlık emekçileri için istediğimiz talepler Üniversite hastaneleri personeli için de hayata geçirilmelidir. Üniversite hastanesi personeline uygulanan ayrımcılıktan vazgeçilmelidir” dedi.