Seni Gidi Kulaksız

Son dönemlerde sürekli bir şekilde Muğla’da görev yapan gazeteci meslektaşlarıma (içlerinde bende varım merak etmeyin) yönelik planlı bir yıpratma sindirme ve hatta bezdirme politikası izleniyor. Biz yaptık oldu mantığı ile her türlü hakaret yalan dolanla saldırılar devam ediyor. Önüne gelen gazetecilik tanımı yapıp akıl vermeye çalışıyor. O akıl verenlere hep soruyorum siz berbere makası öyle tutma böyle tut yada kasaba satır öyle sallanmaz gibi yorumlar yapıyormusunuz diye. Aldığım cevap hep aynı. Öyle şey mi olur ben kasap mıyım. Peki bize işimizi nasıl yapacağımızı tarif ediyorsunuz ya… işin ilginci tüm bunlar olurken Muğla’da bulunan iki meslek derneği de sessizliğini koruyor. Her ikisinin başkanlarından da yönetimlerinden de ses soluk yok. Sanırsınız onlar Papua Yeniğine Cemiyetleri. Gerçi öyle olsa bile ses çıkarırlar ama bizimkiler deve kuşu misalindeki gibi.

***

Aslında bunlar ne iş yaptıkları belli olmayan. Dostlar alış verişte görsün diyerek açtıkları ticarethanelerde akşama kadar vakit geçirenler. Baksanız bir asgari ücretli gazetecinin ödediği vergi kadar vergi ödemeyen ama salladı mı mangalda kül bırakmayanlar. Birde her şeyi bilirler. Biz genelde onlara her şeyi bilen adam diyoruz. Aslında zordur böyle adamlarla yasamak. Doyumsuzdurlar, pratik olarak çoğu zaman işe yaramasa da bilgileri, gün gelir sizin neden her şeyi bilmediğiniz sorusunun cevabını bilmedikleri gelir akıllarına, işte o zaman kötü olur. Bu soru kıvrandırır onları anlayamazlar sizin bu bilmez halinizi, bilmez ama mutlu halinizi ve size de her şeyi öğretme ateşi yanar içlerinde hatta hayatlarındaki uzun zaman sonra tek heyecan bu olup çıkıverir. Reddederseniz küserler ama size değil kendilerine. Zaten hayata küsmüş, hayatında hiçbir başarıya imza atamamış olmanın verdiği eziklik içinde kapanırlar içlerine.

***

Eskiden böyle idi ama şimdi artık küsmüyorlar hayata. Her şeyi bilmese de bilen bir arama motoru var nasıl olsa. Yazar google’ye sonrada kendi bilgisi ve düşüncesi gibi alır sosyal medya adresinde başlar yaygaraya. Onlar yaptıklarını haber kendilerini de gazeteci olarak görürler. Sanırım bu durumda birinin hakkını vermem lazım. Takma adıyla Kemal Önekli kendi ismi ile Hayrettin Şaşmaz bir itirafta bulundu. “Muhabirlik zor işmiş” diye bir mesaj aldım kendisinden. Bir haber için 300 dakika bilgi almak için mücadele etmiş. Aldığı bilgi ile yazdığı haber ise 30 saniyede okuması bitiyor. Birde bunu bilmeceye çevirmiş, 300 dakikada hazırlanır 30 saniyede biter. Bilin bakalım nedir?

***

Birde hayatının bir döneminde has bel kader bir ki kablo toplamış, çay taşımış bizlerle teşviki mesai harcamak için değişik taklalar atmışlar var. Son dönemde kendi sosyal medyaları üzerinden intikam duygusu ile mi yoksa arpa meselesinden midir bilinmez saldırmaya devam ediyorlar. Hemen hatırlatayım. Eskiden Basın İlan Kurumu gelmeden önce gazeteciler o görevi yapan Valilik yada Kaymakamlık basın bürolarına mal beyanında bulunurdu. Şimdilerde bize işimizi öğretmeye çalışanlar ve saldıranlara da tavsiyem çıkarın o mal beyanlarını bakın bakalım bizde bir uzama var mı? Birde yıllık ödenen vergilerinizle sizin yaşantınızı irdeleyelim bakalım sizin boğazınızdan geçen haksız lokma var mı? Ben bir gazetecinin kısa zamanda Jeep alıp bindiğini görmedim şahit olmadım. Yıda en az üç kez lüks otellerde en kısa 1 hafta olmak üzere tatil yaptığını görmedim. Gazetecinin tatili en az 8 saat en fazla da 48 saat sürer. Zira bu mesleği yapanların bütçesi ancak ona yeter. Eski kulağı kesiklere duyurulur…