Muğla Eğitim ve Araştırma Hastanesi Organ ve Doku Nakli Birimi yetkilileri, Muğla Gazetesi’ne organ bağışı süreciyle ilgili önemli açıklamalar da bulundu.
Yetkililer, Muğla ve Türkiye’de organ nakli farkındalığının daha da artırılmasına dikkat çekerken vatandaşlara çağrı da bulundu.
Sevdiklerimizden birinin organ nakline ihtiyacı olduğunda ne yaparız? Onları yaşatmak için nelerden vazgeçebileceğimizi bir düşünmesi gerekiyor insanların. Röportajımız işte bu konuya ışık tutuyor!
“HER AN HERKES ORGAN NAKLİ SIRASINDA OLABİLİR”
Hiç umulmadık anda organ nakillerine ihtiyaç duyurabildiğini ifade eden Organ ve Doku Nakli Koordinatörü Nazlı Tepeli, “İnsanlar, beklenmedik bir anda organ yetmezliği hastası olabilir. Herhangi bir şekilde reçetesi dışından kullanılan bir ilaç organların iflasına neden olabilir. Ya da yaşanılacak bir enfeksiyon hastalığı da bu durumu tetikleyebilir. Hiç beklenmedik bir anda yaşanılan bir trafik kazası sonrasında insanlar kendilerini organ bağışı sırasında bulabilir. Bunlar organ kaybettirir. Türkiye’de organ bağışı yasası çok güvenilir ve doğru şekilde hazırlanmıştır. Organ nakil biriminin telefonları santrale bağlı değil, arşivler diğer birimlere göre daha uzun tutulur. Tüm süreçler yasaların koyduğu şartlar içerisinde yapılır. Vatandaşlar hiçbir kaygıya düşmeden tüm süreçleri takip edebilecek düzeydedir.” İfadelerini kullandı.
“33 BİN HASTA ORGAN NAKLI SIRASINDA BEKLİYOR”
Türkiye genelinde farklı organlar ihtiyacında bulunan 33 bin hasta olduğunu ifade eden Organ ve Doku Nakli Koordinatörü İsmail Çatal, “Türkiye genelinde 33.045 hasta organ nakli sırasında bekliyor. Bunun çoğunluğunu böbrek hastaları oluşturuyor. 24.865 hasta böbrek sırasında bekliyor. Böbrek hastalarının çoğunlukta olmasının nedeni diyaliz tedavisinin var olmasından kaynaklı. Ancak yaşam süreleri diyaliz ve organ nakli olmuş hasta arasında değişiyor. Organ nakli olanlar insanların yaşam süreleri 3 katı daha artıyor. Muğla Eğitim ve Araştırma Hastanesi merkezine başvurmuş 295 böbrek hastası organ nakli sırasında bekliyor.” Diye konuştu.
“FARKINDALIK ARTIRMANIN ÖNEMİ BÜYÜK”
Nazlı Tepeli, özellikle lise ve üniversitelerde organ bağışıyla ilgili farkındalık çalışmalarının yapılmasının önemine dikkat çekti, “Özellikle Lise 1 çağında bulunan öğrencilere bu bilincin aşılanması yapılabilir. Sınav stresi veya üniversiteye hazırlık kaygısı daha az düzeyde bulunan öğrencilere organ nakliyle ilgili farkındalık eğitimleri verilebilir. Bu şekilde henüz 18 yaşına gelmemiş öğrencilere bu konunun önemini aktarabilmiş oluruz. Sağlık Bakanlığımız ve İl Müdürlüğümüz de bu çalışmaları aralıklarla yapıyor.” Dedi.
“ÖLÜM SONRASI BAĞIŞLARIN ARTMASI ÇOK ÖNEMLİ”
Nefroloji uzmanı Prof. Dr. Bülent Huddam ise Türkiye’nin canlı bağış oranlarında Avrupa standartlarının üzerlerinde olduğunu ancak ölüm sonrası bağışlarda geri de olduğunu söyledi, “Türkiye, organ nakli ameliyatlarında dünya da iyi bir seviyede. Ancak tüm dünyanın özellikle Avrupa’nın tersine organ nakillerimizin %85’e yakını canlı bağışlardan gerçekleşiyor. Canlı insandan organ nakli şansı olmayan vatandaşların kadavradan alınan bağışlara büyük ihtiyacı var. Ülkemizde Dünya ve Avrupa’nın aksine kadavradan bağış oranı son derece düşük. Beyin ölümü yaşanan hastaların tespit sayısı dünya standartlarına yakın. Ama Beyin ölümü yaşamış hastaların organ bağışı oranı ise maalesef çok çok düşük. Organ bağışının önemli bu sebeple çok büyük. Vatandaşlar internet üzerinden veya hastanelerden bu işlemleri yapabilir. Ancak organ bağışı yapan vatandaşların ailelerine bu durumu bildirmesi ve haber vermesi de çok önemli. Çünkü Türkiye’deki kanunlar gereği son kararı yine hasta aileleri veriyor. Haberi olmayan aileler tereddütte kalabiliyor.”
“DİNİ AÇIDAN AYKIRI DEĞİLDİR”
İnsanların dini açıdan organ nakli konusunda bazı yanlış bilgilere sahip olduğunu belirten Koordinatör Nazlı Tepeli, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın organ nakli konusunda yayınladığı fetvanın olduğunu söyledi, “Biz Müslümanlar olarak dinen öldükten sonra dirileceğimize inanıyoruz. Ama bedenimiz toprak oluyor ve çürüyor. Biz ruhen bedenden ayrılıyoruz. Ruhumuz inancımıza göre ölmüyor ve yükseliyor. Diyanet İşleri Başkanlığı’nın da bu konu üzerine yayınladığı fetvalar da mevcut. 1980 yılında yayınladığı kararla organ naklinin caiz olduğunu açıklamıştır. Hatta Maide Süresi 32. Ayette de ‘Her kim de birini (hayatını kurtararak) yaşatırsa sanki bütün insanları yaşatmıştır.’ Denilmiştir.”
“YANLIŞ BİLGİLERLE VATANDAŞLAR KORKUTULUYOR”
Organ alımı sonrasında cenazenin kötü bir şekilde ailelere teslim edildiği gibi tamamıyla yanlış iddialarla vatandaşların kaldırıldığını ifade eden Tepeli, Yapılan işlemler de tüm estetik kaygıların güdüldüğünü söyledi, “Vatandaşlarımız bazı insanlar tarafından ‘İşte gözleri oyuluyor, bedeni paramparça edilip teslim ediliyor’ gibi algılarla korkutulmaya çalışılıyor. Göz alımında göz bütünlüğü tamamen korunuyor. İç organların bağışı sonrasında ise tamamıyla estetik ve küçük bir ameliyat izi kalıyor. Dikişler özenli şekilde yapılıyor. Cenaze yaşayan bir insan gibi ailelere teslim ediliyor. Kol, bacak bağışlarında ise alınan kol ve bacakların yerine protez takılıyor cenaze bu şekilde teslim ediliyor.” Dedi.
“ORGAN BAĞIŞI NASIL YAPILIR?”
Organ ve Doku Nakli Koordinatörü Nazlı Tepeli, organ nakli bağış sürecinde izlenecek adımları açıkladı, “Organ bağışı, bütün sağlık kuruluşlarında, il ve ilçe sağlık müdürlüklerinde kolaylıkla yapılabilir. Bakanlık tarafından yetkilendirilmiş ve özel eğitim almış görevliler vatandaşlarla ilgileniyor. 18 yaşından büyük vatandaşlar, bağış formunu doldurarak gerekli işlemler yapabiliyor. Bir yakınının TC numarasıyla bağış işlemleri tamamlanıyor. Hem farkındalık hem de ailenin bilgisi olması açısından aileye mesaj da gönderiliyor. Organ bağışçısı olan vatandaşlara bir bağış kartı veriliyor.”