“Birinci dalga sahillere indi. Dikkatli olalım!”
Bu uyarı Sağlık Bakanı Sayın Fahrettin Koca’nın.
Geçmiş olsun Sayın Bakan.
Atı alan Üsküdar’ı geçti.
Bizler turizm cenneti memleketimizde sizlerin uyarılarını harfiyen yerine getirip, ayağımızı suya bile sokmaz ve evlerin içinde nar gibi kızarırken, uyarılarınızı kifayetsizleştiren yurdumun insanı, Ağustos ayında sunacağınız istatistiklere çok büyük katkıda bulunarak, izole şehrimize salgını bir güzel yaydı.
“Mikrobun ben buradayım” diye haykırdığı insan manzaraları bayram tatili boyunca sosyal medya mecralarında dönüyor.
Herkes salıvermiş.
Belki siz bile artık usulden uyarıda bulunuyorsunuz Sayın Bakan.
Belki bu uyarınızla siz de salıverdiniz.
Hal böyle bile olsa haklısınız.
Kime, nereye kadar laf anlatmaya çalışacaksınız?
Olmuyor işte olmuyor.
Bu halk korkusuz, bu halk zevkinden taviz vermez, bu halk hayatından bir yaz mevsimini feda edemez.
Borçlanır, dertlenir, sıkılır ama zevkinden geri durmaz.
Bu salgın da olsa…
Bizim ülkede normalleşmeyi ilan etmek adeta kendi ayağınıza sıkmakla eşdeğer.
Bakınız manzaralara…
Karpuzu, kavunu, damacanasını kucaklayan Muğla’da.
20 dakikalık Akyaka’ya ulaşım olmuş 1,5 saat.
Trafik felç.
O felçten kurtulanlar ulaştıkları Akyaka’da olağanüstü görüntüler oluşturmakta.
Görüyorsunuz, günlerdir Akyaka Kadın azmağındaki görüntüler elden ele dolaşıyor.
İnsanlık adına ‘vah vah’ dedirten görüntüler aynı zamanda.
Arkalarında bırakacakları çevre kirliliğinden söz etmiyorum bile.
İnsanı insanlığından soğutacak.
Bu mu tatil anlayışı, bu mu tatil yapmak?
İnsanoğlu yaşamsal konforunu hiç mi düşünmez?
Muğla ağzıyla, “Tatiliniz kapansın”.
Ne anladınız o azmağın içine kurduğunuz masa, sandalyede oturmaktan, o azmağın kenarında balık istifi vaziyette konuşlanmaktan?
Otursanıza memleketlerinizde.
‘Biz gelene git’ diyemeyiz ama dönemsel olarak olağanüstü bir süreçten geçiyoruz.
Bari bu yıl otursaydınız.
Bakın biz nasıl oturuyoruz.
Biz de memleketimizin tadını çıkartıp, denizine girip, o bunaldığımız pandemi günlerinin acısını çıkartmak istiyoruz fakat uyarıları dikkate alıyoruz.
Belki sosyal mesafeye ve hijyene dikkat ederek, bir iki denize girelim istiyoruz ama ona da üst üste istiflenmiş insanımız müsaade etmiyor.
Bizim oralara gelmeye gözümüz kesmiyor.
Düşünebiliyor musunuz, Sakin Şehir Akyaka’ya girişler yasaklandı.
Bu son an da alınmış bir önlem.
Kime ne faydası olacaksa.
Geçmiş olsun, giren her türlü girdi.
Akyaka’nın Sakin Şehir unvanından zerre kalmadı.
Tek temennimiz; bu bilinçsiz tatil akınının sonunda bize kesilen faturayı ağır ödememiş olalım.
Normalleşelim derken, iyice anormalleştik.
Ekonomik döngü için insan hayatını hiçe saydık.
Bu süreç adeta ucu alınamaz bir biçimde birbirine girdi. Doğru, yanlış diye bir şey kalmadı.
Normalleşmenin ilan edilmesiyle herkes kendi doğrusunu, kendi kuralını işletmeye başladı.
Çetin bir sonbahar ve ardından kış bizi bekliyor. Yeni kurallar ve yasaklar beraberinde gelecektir.
Bu nedenle gözü Muğla’da kalanlar varsa da gelsin.
Yazı, Muğla’yı, denizi, kumu, güneşi şimdiden depolasın.
Nasılsa olan oldu.