NE ZAMAN ÖNCELİKLİ HALE GELECEK?

10 Ekim Dünya Ruh Sağlığı Günü.

Dünya Ruh Sağlığı Günü tüm dünya ülkelerinde aynı günde, aynı amaçla ancak farklı temalarla işleniyor.

Amaç; Ruh Sağlığı ve Hastalıklarının toplumda anlaşılır kılınıp farkındalığını artırmak.

İşlenen temalar; Psikolojik ilk yardım, Ruh sağlığının küresel öncelik haline getirilmesi, kültür ve  kimlik farklılıklarının Ruh sağlığına etkileri, Ruh hastalıkları ve intihar, yaşam boyu beden ve Ruh sağlığı Beden ve Ruh sağlığı arasındaki ilişki ve eşlik eden bozukluklar. Duygusal ve davranışsal bozukluklar, travmanın etkileri.

Ancak 10 Ekim’de Muğla Ruh Sağlığı Şube Müdürlüğünün çalışma ve etkinlik raporunu görmedik duymadık. Belki kendi içlerinde bir etkinlik düzenlemişlerdir. Amaç; Ruh Sağlığı ve Hastalıkları hakkında toplumda farkındalık yaratmaksa, toplumun bilinçlenmesi ise kamu bunu bilmelidir.

2017 10 Ekim Ruh Sağlığı gününde işlenen çok önemli bir konu vardı.

2017’nin teması işyerlerinde Ruh Sağlığı, çalışanın ruhsal iyilik hali.

Sn. yöneticiler peki hiç kendinize sordunuz mu?

-İşyerlerinde çalışanlarınızda gördüğünüz davranış bozukluklarının altında yatan nedir?

-Bunun için ne yapmalıyım?

-Çözüm yollarını bulmakta izleyeceğim yol haritası ne/nasıl olmalıdır?

-Çalışanın Ruh sağlığının bozulmasının işyeri ile ilişkili olan risk faktörleri nelerdir?

İsterseniz son sorudan başlayalım.

-Yetersiz sağlık ve güvenlik politikaları

-Yönetimin çalışanlarla iletişim kurmakta yetersiz olması.

-Çalışana destek sistemlerinin yetersiz olması.

-Görev tanımlarının net olmaması.

-Yapılan işin içeriğinin çalışana uygun iş yoğunluğunun ise yapabileceğinden fazla olması.

-Yöneticinin çalışanlar arasında adil tavır sergilememesi/kayırmacılık.

-Karar verme süreçlerine çalışanı dahil etmekte yetersizlik.

Bütün bu saydığım risk faktörlerinin süresinin ve dozunun yüksek olması halinde, çalışma barışı bozulacak, iş kazaları, üretim/hizmette verim düşecek, ayrıca sağlık giderleri ekstra maliyetleri arttıracaktır.

***      ***      ***

WHO (Dünya Sağlık Örgütü) verilerine göre bugün dünyada 300 milyondan fazla kişi depresif bozukluk, 250 milyondan fazla kişi kaygı bozuklukları yaşamakta. Her iki hastalığın yarattığı üretkenlik kaybının dünya ekonomisine maliyeti bir trilyon dolardan fazladır.

İşsizlik, olumsuz iş yaşamı, depresyon ve kaygı bozuklukları, tükenmişlik sendromu üretkenliği verimliliği derinden etkileyen sonuçlar doğurabilmekte.

Hal böyle iken yıllardır savunduğum Türkiye Ruh Sağlığı haritası neden çıkarılmaz, neden Ruh Sağlığı alanında Sağlık Müdürlükleri, Halk Sağlığı Başkanlığı, Hastane ve Tıp Fakültelerinden çalışmalar sergilenmez. Anlamakta zorlanıyorum.

25 Avrupa ülkesinde yapılan çalışmada işyerinde psikolojik taciz, bireyi yok sayma, hakarete maruz kalanların oranı yüzde 5’lerde.

2012 yılında TBMM işyerinde Psikolojik taciz çözüm önerileri komisyon raporuna göre Türkiye’de işyerinde Mobinge uğrama oranı yüzde 10 olarak belirtilmiştir.

Bu rapora göre en sık görülen mobing türleri; 1.sırada yıldırma ve yıpratma

2.sırada kapasite üzerinde iş yükleme.

3.sırada ise hakaret etme, küçük görme, değersizleştirme olarak belirtilmiştir.

***      ***      ***

Eee ne oldu. Çalışan yöneticiye uymak durumunda diyebilirsiniz.

Ama durum hiç de sizin hafife aldığınız gibi değil. Vahim sonuçlar doğurabiliyor.

Bütün belirtilen zorbalıkların sonunda ortaya çıkan korku, kaygı, kaçınma, içe kapanma, aşırı stres, iletişim kurma güçlükleri, izin yada rapor ile işe gelmeme, destekçi arayışı, sürekli savunma durumunda olma, çaresizlik gibi tutum ve davranışlara yol açıyor.

Çalışma hayatında analiz ettiğimiz bu durumu çalışan çocuklar (15-17 yaş) ve kadınlar olarak ta ayrı ayrı irdelemek mümkün. Bu durumda daha vahim bir tablo ile karşılaşabilirsiniz.

Hal böyleyken; Toplum Ruh Sağlığı, okullarda rehberlik hizmetleri, Aile ve Sosyal Politikalarda evli çiftlere rehberlik, Bilim camiasında önderlik neden görülmez.

Türkiye’nin neden Ruh Sağlığı politikası geliştirilmez ve öncelikle hale gelmez.

Can ve mal güvenliği için, terörün önlenmesi için,

Ekonomik kalkınmanın gerçekleştirilmesi adına.

Millet olarak birlik beraberliğin sağlanması adına.

Sağlıklı topluma, sağlıklı bireylere ihtiyaç var. Hem de Akıl ve Ruh Sağlığı yerinde insanlarla mümkün.

Toplum Ruh Sağlığının düzelmesi için; Yalnızca yönetici-çalışan arasındaki ilişki/iletişim değil, siyasi partiler-üyeleri, STK’lar-vatandaş, Kamu daireleri-vatandaş arasındaki ilişkilerde risk taşıyan faktörlerin ortadan kaldırılması zorunluluk arz ediyor.