“Ne bekliyordun ki?” diye gerçeklere koca bir günaydın dedim bu sabah. “Bu ne lan dünün aynısı.” Değişimi hissetmekle değişimi beklemek farklı şeyler. Değişimi beklersiniz ama her zaman hissedemezsiniz. Ya değişen bir şey yoktur yada sizin anlayacağınız bir değişim yoktur. Bir nevi ticaret gibi bir şey. Bir şeyler yer değiştirir yer değişiminde aradakiler kazanır siz sadece değişeni görür yada hissedersiniz. İyide değişim nedir ki?
***
Kelime anlamına bakacak olursak “Değişim” Bir süreç içindeki değişikliklerin tümü; bir niceliğin birbirinden ayrı değerler alması ya da böyle iki değer arasındaki ayrım yada üretilen malların başka mallar ya da para karşılığı değiştirilmesi. Peki, bizlerin içimdeki “Değişim” ne? Değişme kavramı, en genel ve en soyut şekilde, nesnel gerçekteki tüm fenomenlerin ve nesnelerin sürekli bir başkalaşma içinde olduğunu dile getirir. Değişme, nitelik ya da nicelik bakımından olabilir. Bu iki tür değişme, nicelik değişmelerinin nitelik değişmelerine dönüşmesi şeklindeki diyalektik yasa tarafından belirlenen bir ilişki içindedir. Değişmenin özel bir biçimi de gelişme’dir. Herhangi bir değişme, bir gelişme sürecinin bir uğrağı olursa, nicelik değişmelerinin sonunda yeni nitelikler ortaya çıkar. Bu anlamda, her gelişme bir değişmedir ve her değişme, uzun ya da kısa bir zaman aralığından sonra bir gelişme sürecinin uğrağına dönüşebilir. Bütün nesnelerde ve fenomenlerde var olan sürekli değişme, insanın sınırsız bilgi edinme sürecinin temel önkoşullarından biridir. Bilgi edinme faaliyeti sırasında insanın sinir sistemindeki fizyolojik değişmelere bağlı olan insan bilgisi, aslında değişmelerin öğrenilmesinden başka bir şey değildir.
Durduk yere bu değişim arzusu nedir? Ne değişmeli? Nasıl Değişmeli? Yada neden Değişmeli? Tüm bu sorulara net cevap vermek çoğu zaman pek mümkün olmasa son dönemde yaşadıklarını gözünüzün önüne getirin ve bakın bakalım değişmeli mi değişmemeli mi?
***
Yaşadığımız şehrin değişen ve değişmeyenlerini gözümüzün önüne getirelim. Sizce neler aynı neler değişmiş? Yada başka bir değişle sizce neler değişmesi gerektiği halde hala aynı?
Gelelim yazımızın başlığına, “Nasıl Yani?” Bulduğunu bunayan kişiye sorulan, sitemkar soru cümlesi. Bir yandan isyanla sitemin karışığı olduğu zamanlar, benzer fantastiklikte iç burkmalı gibi de geliyor. Gereklilik kipi beklentiden, saçma bir hayal kırıklığına gebe sanki ünlem gibi. Fantastik toplumumuzda üretilen “Ne sıçtın avucuma ki çalam yüzüne” özlü sözü ile nazarımda, alacağı tüm o hüznün yakışığı rollerden sıyrılmış ifade. Tecrübelerden edinilen yeri oysa bambaşkadır.