Temayül bitti.
Temayül yapıldı.
Geçen Pazar günü 81 ilde AK Parti il ve ilçe Başkan adaylıkları için Temayül yoklaması yaptı.
Muğla'da da yapıldı.
Temayül neticeleri hiçbir şekilde açıklanmaz. Oyu verirsin iş biter. Temayül salonunda eller hep telefonlarda olur. Önüne gelen biriyle konuşur. Aldığı son bilgiyi hemen yanındaki ile paylaşır. Tabii ki yalan.
Bir başkası Genel Merkez'deki dostu ile az önce konuşmuştur. En son veriyi hemen yanındakilerle paylaşır. X aday önde. Elbette bu da yalan.
Yani önü, ucu, arkası kesilmeyen bir çok tüyolar ortalıkta dolaşır. Hepsi yalan tabi.
Eğer, belli bir zaman içinde yapılan başvurularla aday adaylığı süreci yapılıyorsa, neden temayüller başvuru yapanlar arasında olmuyor?
Madem aday adaylığı bu kadar değersiz, neden başvuru dönemi diye birşey var? Yap bi Temayül, sırala bir,iki,üç..diye, seç arasından birini.
Yok. Olmaz.
Temayül 85 milyonluk Türkiye'de, 13 milyon üyesi bulunan bir partinin iki elin parmağını geçmeyecek kadar kısıtlı bir grup tarafından yapılıyor. Hemen takılmayın iki elin parmağına.
81 ilde Temayül yoklamasına gidenlerin sayısı 120 bin civarı.
Muğla'da kaç kişi Temayül yoklamasına gitmiştir bilen var mı?
Yok.
1.2 milyon nüfusa sahip bir Büyükşehir'de, üye sayısı bile SIR gibi saklanan, 22 yıllık mutlak İKTİDAR'a sahip AK Parti'nin Genel Merkez emri neticesinde, İl teşkilatının yaptığı Temayül yoklamasına 200 kişi gitmiş midir?
Fazla mı?
300?
500?
700?
1000 var mı mesela?
Anladınız mı iki elin parmağını?
13 ilçe 1 de büyükşehir, 14 seçim bölgesinde 40 kadar aday adayı çıktı.
İçlerinde elbette iddialı olanlar var. Şayet aday olmaları, pardon yapılmaları durumunda seçimi zorlayacak isimler de var.
Bütün aday adayları bana göre aday adayı olmadan ortalıkta dolaşıp, kapıdan içeri girmeye, sandıktan dışarı çıkmaya, kapı aralarından fısır fısır konuşup "ben de ben de" demeye çalışanlardan bin kat daha değerlidir. Onlar en azından AK Parti'nin koymuş olduğu kurala birinci dakikadan itibaren riayet eden kişilerdir.
Onlar en azından by Partiye, bu Parti'nin sahip çıktığı davaya olan sadakatlerini ortaya koyabilme cesaretini gösterebilmişlerdir. Tek pazarlıkları Parti ve davaları ile olduğunu ortaya koyabilmişlerdir.
Siyasette pazarlıklar elbette vardır ve olmaya devam da edecektir. En iyisini, sadece sandıktan birinci olarak çıkmak değil, aynı zamanda duruşu ve çalışması ile görev süresi boyunca temsil ettiği misyonu da unutmayacak, inanan kişi ya da kişiler olması mühim.
AK Parti seçmeninin taliplisi 5-6 sene önceki gibi bir,iki parti değil artık. AK Parti seçmeni üzerine oynayan, terör örgütü destekçisi parti ile zafer partisini saymazsak, bütün partiler AK Parti seçmenine gözlerini dikmiş vaziyettedir.
Hal böyle olunca da 5 ay sonraki seçimlerin önemi farklı bir safhaya geçmek durumunda kalmaktadır.
AK Parti'nin bütün teşkilatlarının attıkları her adımı iki kere düşünmeleri, ettikleri her kelamı üç kere tartmaları, attıkları her resme dört kere bakmaları gerekmektedir. AK Parti teşkilatları, yıllardan beri taciz, tecavüz, gayri ahlakî, özellikle alkol, kendi tabanına ve Partinin hususi değerlerine muhalif her türlü fiilden uzak durmaları şarttır.
Bu kural aday adayları, nihayetinde adaylar için de geçerlidir. Hele hele kapısına gidilen adayların da bu tartı ve ölçü tezgahından geçirilmesi gerekir. Sakın ola ki bazı aklı evveller gibi " Burası Muğla, Burası Bodrum.." gibi CIVIK kelimeler etmesin..
AK Parti Genel Merkezi başta olmak üzere, Sayın Cumhurbaşkanımız bu seçimlerde mutlak bir zafer görmek istiyor. En azından başta Erkan Kandemir olmak üzere Genel Merkez yetkilileri böyle söylüyor.
Peki Muğla'da AK Parti seçimi kazanmak istiyor mu? Ya Bodrum gibi bir yerde AK Parti seçimi kazanabileceğini düşünüyor mu?
AK Parti Bodrum İlçe Başkanına bakarsak, hiç de böyle bir düşüncesi yok derim. Hatta umudu bile yok. Basarız bir belediye söyle bana deseler, herhalde ilk üçe mutlaka Bodrum yazılır. Peki bu kadar muazzam malzemenin olduğu Bodrum'da İlçe Başkanı ne yapar?
Siyaset yapar değil mi?
Normalde, Bodrum'u yöneten CHP değil de AK Parti olmuş olsa idi, bunca beceriksizliği CHP her Allah'ın günü yeri göğü inleterek def çalardı. Ama Bodrum'da iktidar CHP malesef. Muhalefet? Yok.
Milas'ı es mi geçelim yani? Tabii ki geçmek olmaz. Milas'ı kronik CHP 'den kurtaracak kişi eski tarım müdürü diyenler var. Pardon da Milas'ı CHP den eski bir CHP li nasıl alacakmış ki? Kendi öz anasının bile oy vermediği kişileri geçmişte yönetimlere alındığını hatırladım birden. Altındaki sandalyeyi alıversen, köşeyi dönmeden "Anamın sözünü dileseydim" diyebilecek olanlar inanmış değil, SİZİ ikna etmişlerdir.
Milas'ı CHP den kurtaracak tek isim elbette Mehmet Yavuz Demir'den başkası değildir. Gece gündüz bir dakika durmadan çalışan bir Milas Teşkilatı ile, Mehmet Yavuz Demir Milas'ta seçimi çok rahat kazanacaktır. Çünkü Milas'ta hakikaten inanan bir teşkilat var...
Bu durum sanki Büyükşehir için farklı mı diyorsunuz?
Hayır değil. Daha da kötü.
Ve..
Buna rağmen AK Parti Mehmet Tosun, Mehmet Kocadon'dan medet umuyorlarsa..
Muğla inşallah bu defa kısır münakaşa harbine, ikili ayak oyunlarına, 22 yıldan beri Muğla'ya iktidar yüzüne hasret eden, her devrin muktedirlerinin yanlış hesaplarına kurban edilmez.

#SöylerimGeçerim